Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Josef Stalin’in emriyle 18 Mayıs 1944 tarihinde Kırım Yarımadası’nda yaşayan Kırım Tatar Türkleri Özbekistan, Sibirya, Kazakistan gibi Orta Asya içlerindeki bozkırlara ve oblast denilen yönetim bölgelerindeki çalışma kamplarına İkinci Dünya Savaşı’nda Almanlarla işbirliği yaptığı gerekçesiyle sürülmüştür. Kaynaklara göre rakamlar değişse de 250- 300 bin Kırım Tatar Türkü bebek, çocuk, yaşlı, hasta, kadın, erkek ayrımı yapılmaksızın vatanlarından koparılarak tren vagonlarıyla Özbekistan, Kazakistan ve Sibirya içlerine sürgüne gönderilmiştir. Tatarlar, 1953 yılında Stalin’in ölümüne kadar sürgün yılları boyunca Sovyetler Birliği içinde Gulag sistemi olarak bilinen büyük ölçekli projelerde zorla işçi olarak çalıştırılmıştır.

75’inci yıl olması sebebiyle bu yıl diğer yıllara göre daha fazla etkinlik yapılmıştır. Sürgünü yaşayan Dilaver Mustafaev ve Zehra Mustafaeva çifti ile AA muhabiri bir mülakat yapmıştır. Sürgünden sonra adi Selo Zelenoe olarak değiştirilen Kırım’ın Tatarosman köyünde doğan, bugün New York’un Brooklyn bölgesinde yaşayan 90 yaşındaki Dilaver Mustafaev o günleri şöyle anlatmıştır:

“14-15 yaşlarındaydım. Sabaha doğru karanlıkta kapıyı kırar gibi açarak üç silahlı asker içeri daldı. Annem, babam ve 3 kardeşim, korkuyla yataklarımızdan fırladık. ‘Size 15 dakika müsaade, alacağınızı alın, evi boşaltın!’ diye bağırdılar. ‘Bizi nereye götürüyorsunuz?’ diye sorduk. ‘Kırım halkı Sovyetlere ihanet etti, buradan gidiyorsunuz!’ dediler, başka bir bilgi vermediler. Annem ağlıyor, hepimiz şaşkınız, asker ‘hadi hadi!’ diye sıkıştırıyor, dakika sayıyor. Yanımıza kuru erik, fındık, ekmek gibi alelacele elimize geçen şeyleri aldık, çıktık. Ardımızdan kapıyı çivilediler, o evden son çıkışımız oldu. Yaklaşık bir ay vagonlarda yarı aç yarı tok yolculuk yaptıklarını dile getiren Mustafaev, “Yolda yemek yok, 2-3 günde bir kömür kovasından bir bardak çorba verdiler. Tren şehirlerde ve normal istasyonlarda bizi kimse görmesin veya kaçmayalım diye durmuyor, çölde, ıssız açık alanlarda duruyordu. Açlıktan, hastalıktan, havasızlıktan yolda birçok insan öldü.”

30 aile geldikleri köyde 3 aile kaldıklarına dikkati çeken Mustafaev, sürgün kararı alan Josef Stalin ölene kadar kimsenin o köylerden dışarı çıkamadığını ancak 1953’ten sonra Taşkent’e kaçabildiklerini açıklamıştır. 30 aile geldikleri köyde 3 aile kaldıklarına dikkati çeken Mustafaev, Kırım halkının, Yahudilerin uğradığı soykırımdan çok daha ağır şeyler yaşadığını belirtmiştir: “Bizim nüfusumuzun nerdeyse yüzde 80’ini 90’ını yok ettiler. Yahudiler 2. Dünya Savaşı yıllarında uğradıkları zulümden dolayı el üstünde tutuldu ama bizim Kırım Tatarlarını hatırlayan olmadı, özgürlükleri ve toprakları geri verilmedi, hep hor görüldüler hala da hor görülüyorlar.” Mustafaev’in eşi 84 yaşındaki Zehra Mustafaeva da sürgün sırasında 9 yaşında olduğunu hatırlatarak bunun sürgün değil “zulüm” olduğunu söylemiştir.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, 1944’ün 17-18 Mayıs gecesinde yaklaşık 250 bin Kırım Tatarının sürgüne gönderildiğini belirtmiştir: “Soydaş Kırım Tatarları ile kardeş Kafkas halklarının acılarını paylaşıyor, sürgünlerde yaşamını yitirenleri rahmetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz. 75 yıl önce insanlık onuruna aykırı şartlarda gerçekleştirilen sürgün sırasında maalesef onbinlerce Kırım Tatarı hayatını kaybetti. Birçoğu ise maruz kaldıkları ağır sürgün şartlarında, vatan hasretiyle ana yurtlarından uzakta yaşamını yitirdi.” 

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Kırım Tatar Sürgünü’nün 75’nci yılı nedeniyle Twitter hesabından paylaştığı mesajda, “18 Mayıs 1944´te sürgüne gönderilen 400 binden fazla Kırım Tatarı´nın ve hayatını kaybeden on binlerce kardeşimizin acısını unutmadık, unutmayacağız. Kırım´ın ilhakını tanımayan Türkiye, her daim Kırım Tatarlarının yanında olmaya devam edecektir” demiştir. Fakat hafıza-i beşer nisyan ile malul olduğu için bir hatırlatmada bulunmak istiyorum.

Kırım Tatar halkının milli lideri, Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın Kırım Tatarlarından Sorumlu Yetkilisi, Ukrayna milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile 4 Temmuz 2017 tarihinde Ankara’da görüşmüştür. Görüşmenin uzun sürmediğini belirten Rus RİA Novosti ajansı spekülasyon yapmıştır. Resmi ziyareti nedeniyle Ukrayna’nın başkenti Kiev’de bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kırımoğlu ve Kırım Tatar toplumu temsilcilerini 9 Ekim 2017’de kabul ederek görüş alış verişinde bulunmuşlardır.

MAKALENİN TAMAMINI AŞAĞIDAKİ PDF FORMUNDAN İNCELEYEBİLİRSİNİZ

[pdf-embedder url=”http://ankaenstitusu.com/wp-content/uploads/2019/05/Sürgün.pdf”]