BİLİNÇLİ FARKINDALIK ÜZERİNE…
Şimdi ve burada olana yoğunlaşmak, anın içindeki deneyime yönelmek…
Bireysel dönüşüm sürecine adım atmanın yalın bir yolu olarak bilinçli farkındalık, acıyı azaltan tüm deneyimlerle ilişkide olmayı içerir. Bu ilişki, kendine ve diğerlerine ve tüm olan-bitene yargısızca dikkat verebilmeyi, açık bir deyişle farkındalığı artırılmış bir duyarlılıkla deneyimin belirli bir kesitine yoğunlaştırmayı gerektirir.
Olumlu deneyimleri içselleştirerek benliği güçlendirmeye açılan bir kapı olarak bilinçli farkındalık, zihinlerde yazılmış göreceli hikayeler yerine gerçeğin peşine düşüp zihinsel-duygusal gücün doğasını ayrımsamayı araştırmak olarak da düşünülebilir. Bu araştırma, bir yandan yaşamsal olanakların ayırdında olmayı kolaylaştırıcı rol oynarken diğer yandan olumsuzluklar karşısında yılmazlığı, başarısızlıklar karşısında direngenliği ve zorluklar karşısında seçimler üretmeyi de öğretir. Böylece bireysel yaşam gücünü açığa çıkarmayı destekler.
En yalın tanımı ile bilinç, bireyin içsel ve dışsal duyumlarının içinde bulunduğu an itibarıyla farkındalık süreçlerine dahil olması anlamını taşımaktadır. Bu noktadan hareketle bilinç, bireyin gerek içsel gerekse dışsal dünyalarda olup biteni fark etmesine zemin teşkil eden süreci içermektedir. Bu süreç bireyin kendi zihinsel yaşantılarına ilişkin sahip olduğu düşüncelerin yanı sıra bedensel değişimlere ya da duyumlara ilişkin de bilgi edinmesini gerektirmektedir.
Farkındalık, zihnin saf ve tarafsız gözlemini, açık deyişle duygular ve düşünceler üzerinde tanımlamaların yapılmamış, olayların otomatik, kalıpsal, alışılagelinmiş yollarla tepki verilmemiş halleriyle sessiz bir tanık tutumunda izlenmesini tanımlar. Öyle ki, bu tanım bireyin algısı ve tepkisi arasındaki boşluk olarak da düşünülebilir.
Bu iki kavramı birleştirici niteliği ile bilinçli farkındalık;
- Zihnin duyusal cazibeler tarafından ‘yakalanması’ halinden, dikkatin belirgin bir nesneye doğru yönlendirilmesini içeren bilinçli bir niyetin varlığını,
- Kavramsallığın sonsuz sularında gezinmekten ziyade anın içinde fiziksel oluşun duyusal deneyimlerine yoğunlaşmayı,
- Olagelene yargı ve analizden özgür bir tavırla yaklaşımın yanı sıra açıklık ve kabule ilişkin bir tutum içinde olmayı
anlatır.
Bilinçli farkındalığın, en önemli görünümleri olarak kendini gözlemleme “içe bakış” ve kendini bilme “içgörü ve uyanıklık” kavramları; deneyime karşı meraklılık, kabul edicilik, duygulanımsal açıklık, duyguları ve duygudurumu düzenleme ve bilişsel esneklik ilkeleri üzerinde yükselir.
Öte yandan, bilinçli farkındalık anlarının nasıl ayrımsanabileceği sorgusunda Germer’in de vurguladığı üzere, bu anları belirleyici özelliklerin aşağıda sunulan kriterler dahilinde değerlendirilebileceği düşünülmektedir, şöyle ki;
- Kavramsallık içermez; düşünce süreçlerine özgü yorumlar olmaksızın farkında olmayı açıklar.
- Sözel içerik taşımaz; kelimelerin egemenliğinden özgürdür, zira bilinçli farkındalık, kelimeler zihinde doğmadan önce oluşur.
- Ana odaklıdır; salt içinde bulunulan ana yoğunlaşmıştır. Deneyimlere ilişkin fikirler ya da dikkat dağıtıcı düşünceler içinde olmak andan kopukluğu ve bilinçsizlik halini yansıtır.
- Yargıdan bağımsızdır; deneyimlerin oldukları şekilde yaşantılanmasını önceliklendirir.
- Amaçlıdır; dikkatin bir noktaya odaklamasına dönük sürekli ve kararlı bir amaç taşır.
- Gözlem esaslıdır; beden ve zihni daha yakından tecrübe etmeyi sağlayan tanıklık halini gerekli kılar.
- Keşfe dayalıdır; algının, algılanması daha güç olan ince düzeylerini araştırma yönelimlidir.
- Özgürleştiricidir; koşullanmış acıdan özgürleşmeye dönüktür.
Bilinçli farkındalığın eşlik etmediği anlarda düşünen zihin, doğal döngülerine tabi olarak sürekli yargılar, gözlem yapar, böylelikle bireyin içsel ve dışsal deneyimlerinde ortaya çıkan sorunlara çözüm yaratır. Analitik çözüm becerilerinin bir parçası olarak bu etkinlik yaşamın bir çok alanında yarar sağlasa da, konu duygusal zorlukların üstesinden gelinmesine döndüğünde aynı olumlu etkiyi çoğu zaman sunamayabilir. Zira, yargı, olayları kişinin beklenti ve hedeflerine göre iyi, kötü, kuşkulu, adeta bir perdenin ardından izlercesine bulanık, yetersiz ve zayıflamış dikkat içinde ve hatta gerçeklerden kopuk bir şekilde yorumlamasına yol açar.
Yansımalar dünyası, bizlere kim olduğumuzu ve aynı zamanda kim olmadığımızı çevremizde kümelenen insanlar, deneyimler, yaşantılar aracılığıyla duyumsatmayı sürdürür. Tüm bu yansımaları korku, endişe, atalet benzeri olumsuz duygu yüklerinin yaratabileceği olası yanılsamalardan uzak tutabilme becerisi, kişinin hem kendini ve hem de birlikte yaşadıklarını daha saydam şekilde algılamasına destek sunabilir.
Bu noktada, dışsal çevrede var olanların “duyular üzerine işleyen izlenimlerinin yanlış değerlendirilmesinden özgür kalabilme” araştırması, yaşamda gelişen şeffaflık, yepyeni bir açıklık, yeni bir alan duygusu yaratabilir. Böylelikle, iç ve dış dünyalarda yaratılmış gerçeklikler doğal süreçlerde birbirleriyle uyuma girebilir.
Sessizliğin, yargıdan bağımsız oluşun özgür doğasında ilerleyen bilinçli farkındalık süreci bireyin öz anlayışını geliştirmede de önemli rol üstlenir. Yaşantılanan sıkıntı ve zorluklardan kaçınmaksızın bunlarla temasta olmak, acılara, hüsranlara, yoksunluklara, başarısızlıklara ve yetersizliklere anlayışla bakabilmek, kendine nazikçe yakınlaşmak, kendini affetmek ve kendine şefkat göstermek, acı veren yaşantıları insanlığın ortak deneyiminin bir parçası olarak görebilmek gelişen öz-anlayışın doğal uzantıları olduğu gibi yaşamsal neşe ve coşkunun yanı sıra yaşamdan alınan tad ve doyumun da en gerçek temelidir.
Rogers’ın ifadeleri ile birleştirerek özetleyecek olursak, bireysel dönüşüm, bireyin kendi hislerini ve düşüncelerini eleştiri korkusu duyumsamaksızın, gerek kendine kulak vermenin sunduğu rahatlık, gerekse diğerlerince dinleniyor olmanın verdiği güven duygusu içinde özgürce keşfedebilmeyi sağlayan bir kabul durumu yaratmaya yönelen bilinçli farkındalığın yapı taşlarında yükselir ve iyi oluş hislerini bireyin kalıcı gerçekliğine aktarır.
Bilinçli farkındalığın esenlik ve anlam kattığı aydınlık günler olsun!..
- ‘AŞK’ OLSUN… - 11 Nisan 2017
- İYİ YAŞAM NEDİR? - 18 Mart 2017
- NEDİR BU KİŞİSEL BÜTÜNLÜK DEDİKLERİ? - 11 Mart 2017
- ÖZ’CE - 3 Mart 2017
- YASIN BİR YÜZÜ AYDINLIK - 24 Şubat 2017
- SOSYAL BÜTÜNLEŞME : MANA VE FARKINDALIK ÜZERİNE.. - 2 Ağustos 2016
- BİLİNÇLİ FARKINDALIK ÜZERİNE… - 10 Haziran 2016
- PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK ve BÜTÜNLEŞME - 20 Nisan 2016
- KİŞİLERARASI TARZ ve DUYGUSAL FARKINDALIK - 18 Mart 2016