…
LAİKLİK VE DİNDARLIK
Başlangıç olarak laikliğin ve dindarlığın bir bütün olduğunu belirtmek doğru olacaktır. Bunun bir yanılgı olmadığını vurgulamak isterim. Çünkü laik olmak ve dindar olmak anlayışları aslında birbirlerinin tamamlanmasına yönelik yapısal özellikleri kendilerinde barındırır. Bütünlük adına laiklik ve dindarlık alanlarında çalışmalar yapılmasının kendi yapısal özelliklerine uygunluk taşıma ihtimali yüksektir. Söz konusu unsurların kendilerini barışçıl bir şekilde icra etmeleri doğrultusunu geliştirmek, yönetimin ve halkın ilgi alanına girmektedir. Doğru bir işleyişe ulaşmak için varlık halindeki ve hareketlilik içeren halk yaşamına dahil olan kesimlere görevler düşmektedir. Bu görevlerin başında insan ve doğa odaklı olmak vardır. İnsan ve doğanın birçok dini işleyişte yeri olduğu gibi laiklikte de bu gerçek vurgulanarak üzerine çalışmalar yapılmaktadır. Bunun gibi birçok ortak nokta bulunarak laikliği ve dini yaşanılır hale getirmek mümkündür. Laiklik işleyişinin gerekliliğini anlamak için başlıca söylenecek şey; gündemdeki yaşamın gelişmesini ve ilerlemesini sağlayabilme amacı doğrultusunda laikliğin aracı bir işleyiş olarak görülmesinin her kesim için yararlı olacağını tartışmaya kanaatimce gerek yoktur. Tarihi deneyimler ve tecrübeler her kesime ait olan laikliğin ve dindarlığın birbirlerini taşıyabileceğini göstermektedir. Laiklik, devleti ve dini korur. Yaşamı ve dini değerlendirme gücü vardır. Yaşamın ve dinin birbirlerinin varlığını devam ettirme gücünü kendisinde barındırması hayatın devamlılığını sağlamak için gereklidir.
Zannedilenlerin aksine laiklik, dinin işlevini halkla bütünleştirme halidir. Çünkü devlet her türlü kaos halini çözümlemeye çalışır. Bunu yaparken dini işleyişi devlet olarak istismar etmez ve dini halka atfeder. Sadece dinin ve devletin işlevselliklerine yönelik görev dağılımı yapılmasını öngörür. İnsanların, yaşamı ve dini anlamasının yolunu açar. Devletin ve dindarlığın kendimizden olduğunu gözden kaçırmamanın gerekliliğini vurgular. Devlet işleyişinde bulunan laikliğin ve inanç yapısındaki dindarlığın birbirlerine ait ancak kendi içeriklerini temsil etmeleriyle birlikte varlıklarını bütün olarak sürdürmeleri, halk yaşamında bulunan değerleri yaşanılır hale getirecektir. Laiklik temelindeki devletin dini halkla bütünleştirme gerçeğine ulaştırmasının sonucunda ülke içi yaşamı barışa sevk etmek kolaylaşacaktır. Devlet ve halk kesimleri tarafından laikliği ve dindarlığı anlamak doğru değerlendirmelere ulaşılmasını temin edecektir.
Laikliğin ve dindarlığın işlevlerinin ve amaçlarının tekrar tekrar hatırlanması gereklidir. Laikliğe göre devlet kendisini icra eder. Devlet, inancın varlığını yadsımamakla birlikte kendisini yaşatma gayretindedir. Din ise pazarlık dışıdır. Herhangi bir kesimdeki insanın yaşamak istediği inanç sisteminde bulunma ve yer alma özgürlüğü vardır. Bunun yanı sıra halk yaşamı içerisindeki geneli ilgilendiren değerlerin birleştirici özelliklerinin olduğunun da herkes tarafından bilinmesi devlet ve din değerlerini yaşamda var etmekle beraber koruyacaktır. Değerlerimizi belirtmemize yardımcı olacak birçok örnek verilebilir. Burada herkesin kendisine göre ayrı ayrı ya da benzer şekillerde değer örneği bulacağına yönelik inancım bulunmaktadır. Benim örneğim laikliğin var olmasını sağlayacak niteliklerin dini yaşamla benzerlik taşıması ve birçok konuda aynı görüşü barındırmalarıdır. Varlığımıza aidiyet taşıyarak bütünlüğümüzü temsil ettiğimiz ve eldeki verilerin gösterdiği şekillerde faaliyet göstermemizin söz konusu temel değerlerin yaşatılmasında rol oynayacağının idrak edilmesi devleti ve dini koruyacaktır. Laikliğin ve dindarlığın bütün olarak halk yapısında devamlılık halinde sürdürülmesi konusunda büyük bir kazanım elde edebileceğimizin ve değerlendirmeler yapabileceğimizin kesin olduğunu gözlemlemek mümkündür. Halk ve devlet yaşamının, laikliği ve dini doğru bir şekilde ele alma doğrultusunda yapılacak çalışmaların başarı sağlamasına yönelik potansiyelini kendi içinde barındırdığını belirtmek hiç kuşkusuz gerçekçi bir yaklaşım olacaktır.
Bütünlük işleyişine yönelik çalışmaların varlığı, laikliği ve dindarlığı koruyacaktır. Herkes için laiklik ve herkes için din yaklaşımı doğru bir yaklaşım olacaktır. Varlık alanlarımızdaki çatışma niteliklerine hizmet etme şeklindeki özelliklerimizin bulunması doğrultusunda hareket etmenin doğru olmadığını anlamakla birlikte; laikliği ve dindarlığı yaşamamızı sağlayan özelliklerimizin var olması her kesimi kazanmamıza yol açacaktır. Bütünlük halinde birbirimizi koruyabilme ve yaşatabilme içerikleriyle birlikte kendimizi kurgulamamızın laiklikte ve dindarlıkta insani bir paydaşlık işleyişini meydana getireceği unutulmamalıdır. Bu durumun devlet ve halk işleyişimize yönelik var olan aidiyetimizin devamlılığını sağlama gücüne sahip olduğunun anlaşılması hayati bir önem arz eder. Devletin halkını laiklik ve dindarlık konusunda bütünlüğe sevk etmek konusunda çalışmalar yapmasının ülke yaşamını geliştirme ve ilerletme potansiyeli bulunmaktadır. Söz konusu bütünlüğün farkındalık halinde varlığımıza yansıtılmasının gerçekleşmesiyle birlikte devlet ve halk yaşamında bulunan her kesimin ve nesillerin barışçıllığını koruyacağı gerçeğiyle yüzleşmek doğru sonuçlar doğuracaktır.
- LAİKLİK VE DİNDARLIK - 8 Temmuz 2025
- BÜTÜNSEL TRAFİK - 5 Haziran 2025
- POLİTİKA KÜLTÜRÜ - 15 Şubat 2024
- SAĞLIK, HASTALIK VE DEVLET - 1 Eylül 2022
- RUHA TEMEL BAKIŞ - 7 Mart 2022
- İSTİHBARAT VİZYONU VE TÜRKÇESİ - 17 Şubat 2022
- PANDEMİ TOPLUMLARI VE PSİKOLOJİSİ - 11 Ocak 2022
- DEVLET NEDİR? - 21 Kasım 2017