Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

Irak’ta bin yılı aşkın bir süredir her türlü mahrumiyet içinde varlıklarını günümüze kadar sürdüren Irak Türkleri, çeşitli yönetimler ve etnik gruplar tarafından zaman zaman katliamlara maruz kalmışlardır. 14 Temmuz 1959 tarihinde Kerkük’te meydana gelen katliam, Türkmenlerin yaşadığı en büyük facialardan biridir.

Kerkük katliamı, Irak ihtilalinin birinci yıldönümü şenlikleri sırasında 14-16 Temmuz 1959 tarihlerinde yapılmış ve üç gün üç gece sürmüştür. Irak güvenlik kuvvetleri ve Kerkük’te bulunan 2. Tümen askerleri katliamı seyretmekle yetinmişlerdir. Olaylar planlı olarak Barzani taraftarı komünist Kürtler tarafından çıkarılmıştır. Bu kanlı saldırıda 70 kadar Türk evi yağma edilmiş, Türk dükkânları yakılmış, pek çok Kerküklü Türk dövülmüş, yaralanmış ve feci şekilde öldürülmüştür.

Katliamı Hazırlayan Nedenler

Irak’ta 14 Temmuz 1958 darbesi (ihtilali) sonucunda, Mesut Barzani’nin Babası Molla Mustafa Barzani, 11 yıl yaşadığı Sovyetler Birliği’nden dönmüştür. Bu da Irak’taki Kürtlerin yüreklenip azmasına sebep olmuştur. Bağdat’ın da göz yumması, hatta teşvik etmesiyle Kerkük Türklerine karşı Kürt ve komünist saldırıları başlamıştır. Kürtler bir Türk şehri olan Kerkük’ten Türkleri çıkarmak için şiddeti gün geçtikçe artan saldırılar yapmış, Türkler kendini savunmak zorunda kalmıştır.

Türk aydınları kara listeye alınarak ortadan kaldırılmak istenmiş, evlerine silahlı baskınlar düzenlenmiştir.

Kerkük’ün üst düzey kadrolarına özel yetiştirilmiş komünist, Kürt ve Ermeni kökenli yöneticiler atanmıştır.

Kerkük’te Türkçe yayınlanan gazetelerin baskıları yasaklanmıştır. Bu gazetelerin yazarları ve idarecileri ile Türk aydınları Kerkük’ten sürülmüştür. Türklere seri tutuklamalar yapılmış, hapishaneler Türk tutuklularla dolmuştur. Şehirde Türkçe konuşmak bile yasak edilmiştir.

Sovyetler Birliği’nde yetişmiş Kürt militanlar gruplar halinde Irak’a taşınmış ve Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Kerkük bölgesine yerleştirilmiştir. Kerkük’e gizlice sokulan komünist ve Kürt gruplar silahlandırılmıştır.

Sadece Türklere ait konut ve işyerlerine baskınlar düzenlenerek silahtan arındırılmış, aile reisleri tutuklanmış ya da sürgün edilmiştir. Böylece Türkmenlerin tamamen silahtan arındırılmaları ve kendilerini savunacak en ufak bir imkâna sahip olmamaları temin edilmiştir. Türk toplumu adeta kıskaç içine alınmış ve onlara karşı silahlı bir tertip hazırlanmıştır.

14-16 Temmuz 1959 Kerkük Katliamı

14 Temmuz günü, silahsız ve sadece cumhuriyetin ilanının birinci yıldönümünü kutlamaya çıkmış bulunan halk, resmigeçit yapan grubun arasında bulunan komünist militanlar tarafından otomatik silahlarla taranmıştır. Bunun üzerine kalabalık dağılmış, asker tarafından sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Daha sonra ordu, polis ve sivil teşkilâtlar ile komünist partinin üyeleri evlere baskınlar yapmış ve yüzlerce Türk’ü tutuklamışlardır.

Katliam esnasında insanlıktan nasibini almamış, gözü dönmüş caniler, Türklere karşı insanlık dışı bir vahşet göstermişlerdir. Türklerin kimileri süngü ve dipçiklerle, kimileri ailelerinin gözleri önünde makinalı tüfeklerle taranarak, kimileri de diri diri toprağa gömülerek şehit edildiler. Şehit edilenler arasında cesetleri motorlu araçlara iple bağlanarak sokaklarda sürüklenenlere, ters yönde hareket eden iki ayrı araca bağlanarak parçalananlara, cesetleri sürüklendikten sonra, üzerlerinden kamyonlar geçirilenlere, elektrik direklerine asılanlara, gözleri oyulanlara rastlanmıştır. Ölenlerin yanı sıra, binlerce Türk, çeşitli biçimde yaralanmıştır. Bu vahşeti gören Türklerden bazıları aklını kaybederek çıldırmıştır. Korku ve dehşet yüzünden bazı hamile Türk kadınları çocuklarını düşürmüştür. Hastaneler yaralılarla dolmuş, tutukevleri ve hapishanelerde de yer kalmadığı için birçok okul cezaevi haline getirilmiştir. Bu vahşetler devam ederken, Türklere ait mağaza, dükkân, ticaret merkezleri ve evler, çapulcular tarafından yağma edilmiş, yağma edilen mallar, Irak’ın kuzeyine götürülmüştür.

Kerkük Katliamı’nda şehit edilen Türklerin arasında, adları tespit edilebilenlerden bazıları şunlardır:

Ata Hayrullah, İhsan Hayrullah, Kasım Neftçi, Selahattin Avcı, Mehmet Avcı, Cahit Fahrettin, Osman Hıdır, Emel Muhtar Fuat, Cihat Muhtar Fuat, Nihat Muhtar Fuat, Nurettin Aziz, Abdullah Bayatlı, İbrahim Ramazan, Abdülhâlik İsmail, Hasip Ali, Cuma Kamber, Kâzım Abbas Bektaş, Şakir Zeynel, Hacı Necim, Enver Abbas, Adil Abdülhamid, Züheyir İzzet Çaycı, Fethullah Yunus, Kemal Abdulsamed ve Seyit Gani Nakip.

Katliamın Sonuçları

İnsanlık tarihinde benzeri görülmemiş bu kanlı olayların duyulması, bütün Irak’ta şok etkisi yaratmıştır. Irak’ın dışında duyulan bu soykırımı haberi, dış basında ve radyolarda geniş biçimde yer almıştır. Şam, Kahire, Beyrut ve Londra’da da duyulan Kerkük Katliamı haberlerine Türk basını da geniş yer vermiştir.

25 Temmuz 1959 tarihinde Türk Dışişleri Bakanlığı, kamuoyuna bir açıklamada bulunmuştur. Açıklamada, Kerkük’te bazı üzücü olayların meydana gelmesi üzerine otuza yakın Irak vatandaşı Türk’ün öldüğü belirtilmiştir. Türk Hükümeti’nin, Bağdat Büyükelçiliği kanalı ile Irak Dışişleri Bakanlığı nezdinde girişimde bulunduğu, Irak Hükümetinin bu tür olayların tekrarlanmayacağı konusunda güvence verdiği duyurulmuştur.

Irak hükümeti tarafından Kerkük Katliamının sorumlusu olarak 260 kişi tutuklanmıştır. Askerî mahkemede yargılanan elebaşlarının 28 tanesi idama mahkûm edilmiş, bir bölümü çeşitli hapis cezalarına çarptırılmıştır. Büyük bölümü ise suçlu oldukları halde serbest bırakılmıştır. Bu durum Kerkük Türklerinde infial yaratmış, Bağdat yönetiminin yerine getirmediği adaleti, meçhul Türk fedaileri 40 kadar katili öldürerek gerçekleştirmiştir. İdama mahkûm olanların cezası ise, 1963 yılında infaz edilebilmiştir.

Kerkük Katliamı’ ile ilgili haber, fotoğraf ve belgelerin Türkiye’ye de ulaşması, aynı şekilde kamuoyunun büyük tepkisine yol açmıştır. Türk kamuoyunun, Kerkük olayları üzerine galeyana gelmesini önlemek için, bu konuda basın toplantıları yapılması önlenmiştir. Türk Hükümetinin 21 Ekim 1959 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla, 14-16 Temmuz 1959 tarihinde Irak’ın Kerkük bölgesinde Türklerin katledilmesi ile ilgili resim, film ve sair dokümanların Türkiye’ye girmesi veya dağıtılması yasaklanmıştır.

Irak Türkleri için yıllar geçtikçe benzeri katliamlar yaşanmıştır. Kerkük katliamından 58 yıl sonra bile, 4 Temmuz 2017’de Telafer’de 200 Iraklı Türk, kadın, çocuk, yaşlı demeden IŞİD tarafından katledilmiştir. Üzülerek ifade etmek gerekir ki, Kerkük Katliamını yaptıran Barzaniler bugün Türkiye’nin stratejik müttefiki konumundadır. Türkiye, tarihten ders almadığı, Türk soydaşlarına ‘sözde değil de özde destek’ vermediği sürece bu tür katliamlar yaşanmaya devam edecektir.