Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

VENEZUELA’NIN ÇÖKÜŞÜ VE HATIRLATTIKLARI

Bugünkü yazımıza konu olarak bir Güney Amerika ülkesi olan Venezuela’yı seçtik. Seçmemizin nedeni, bir zamanlar Latin Amerika’nın vitrini olan Venezuela’nın, şimdilerde sefâlet, suskunluk ve zorunlu sadâkati deneyimleyen mâkus talihidir. Bir başka anlatımla bir ülkenin, son 25 yılda yaşadığı “bir yüzyıl yaşlanması/ geriye gitmesinin” öyküsünü ve çoğunu okuyucuya bırakacağımız bundan alınması gereken dersleri yazmaya çalışacağız.

KISACA VENEZUELA

Toprakları, 1522’de İspanya tarafından sömürgeleştirilmiş, ancak 1821’de Simon BOLİVAR’ın önderliğinde bağımsızlığına kavuşmuştur. Aynı yıl, Venezuela, Kolombiya, Ekvator ve Panama ile birlikte Büyük Kolombiya Cumhuriyeti adı altında “birleşik, bağımsız bir devlet” kurmuşlardır. 1830 yılında Venezuela bu birlikten çıkarak ayrı bir devlet konumuna geçmiş ve Bolivar’a duyulan büyük saygının işareti olarak ülkenin resmi adı Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti yapılmıştır.

Bağımsızlığı 1845 yılında resmiyet kazanmış, başkenti Karakaş ve yönetim şekli “başkanlık tipi cumhuriyet” olan Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti, çoğunluğu İspanyolca konuşan 28 milyon kişilik bir nüfusa sahiptir. Başlıca doğal kaynakları petrol, doğal gaz, altın, demir ve boksit olarak sıralanmaktadır.

OPEC verilerine göre Venezuela, 302,8 milyar varil ile petrol rezervleri bakımından dünyada ilk sırada bulunmaktadır. Suudi Arabistan’ın bilinen toplam petrol rezervi ise 262,2 milyar varil seviyesinde. Venezuela’nın bu devasa rezervlerine rağmen petrol üretimi oldukça düşük seviyededir.

23 eyalet ve Başkent Bölgesi ile adaları içeren “federal bağımlılıklardan” oluşan ve başkanlık sistemi ile yönetilen bir federal cumhuriyettir. Venezuelalıların büyük çoğunluğu ülkenin kuzeyindeki büyük şehirlerde yaşamaktadır, bu da Venezuela’yı Latin Amerika’da şehirleşme oranının en yüksek olduğu ülkelerden biri yapmaktadır.

ÜLKE EKONOMİSİ

2025 yılı itibarıyla Venezuela ekonomisi “derin bir kriz” içinde bulunmaktadır. Keza, yaşanan yüksek enflâsyon, petrol gelirlerindeki düşüş, uluslararası yaptırımlar ve siyasi istikrarsızlık, ülkenin “ekonomik çöküşünü” daha da derinleştiriyor.

  • Yüksek enflâsyon ve hızla değer yitiren ulusal para (bolivar)

Ülkenin 2000 ve 2010 yıllarında yüzde 13,4 ve 27,2 olan yıllık enflâsyon oranlarının, 2013 yılından 2024 yılı dâhil seyri,  sırasıyla ve yüzde olarak aşağıda gösterilmiştir:

56,2; 68,5; 180,9; 274,4; 1.088; 130.060 (hiperenflâsyon); 19.906; 2.355; 686; 234; 189; 110[1]

2025 yılında Venezuela’da yıllık enflâsyon oranı yüzde 180 ila 200 arasında seyretmektedir.

Gıda ve temel ihtiyaç maddelerinin fiyatları hızla artarken, bolívarın (VES veya Bs) değeri ciddi şekilde düşmüş durumda. Diğer yandan resmi döviz kuru ile kara borsa kuru arasındaki fark yüzde 27‘ye ulaşmış durumdadır. Venezuela Merkez Bankası, döviz piyasasına müdahale etmek için 600 milyon dolardan fazla harcama yapmasına karşın, bu çabalar ancak sınırlı başarı sağladı.[2]

  • Son 15 yıldır sürekli azalan Gayrı Safi Yurt İçi Hâsıla (GSYH) ve kişi başı GSYH

10 yıl önce cari fiyatlarla 334 milyar dolarlık GSYH değeriyle, Güney Amerika bölgesinin en büyük dördüncü ekonomisi olan Venezuela, sonraki yıllarda ekonomik olarak sürekli gerilemiştir. 1970 sonrasının GSYH gerçekleşmelerini aşağıdaki tabloda izleyebiliriz. Bu tabloya göre,

2014’e kadar yükseliş, 2015 itibarıyla zirveye yaklaşsa da ardından her yıl keskin düşüş yaşandığı,

2019–2021 dönemi, krizin en yoğun hissedildiği dönem olarak öne çıktığı,

2022–2023 yıllarında hafif toparlanmanın yaşandığı,

2024 için elimizde olan tahminin, önceki yıla göre yüzde 34,4 düşüşü işaret ettiği,

-IMF’ye göre 2025 için yapılan GSYH tahmininin ise yüzde 22,3 oranında direşken bir dramatik düşüşü gösterdiği,

anlaşılmaktadır.

Resim1

Kaynak:  IMF ve Focus Economics, erişim: Temmuz 2025

2014–2025 arasında Venezuela ekonomisi, petrol fiyatlarındaki çöküş, hiperenflâsyon, politik kriz ve uluslararası yaptırımlar gibi etkenlerlebüyük dalgalanmalar” yaşadı. 2025 için IMF’nin belirttiği 108.5 milyar dolar değeri, görünürde 2022 ve 2023 toparlanma sürecinin hâlâ “kırılgan” ve “sürdürülemez” olduğunu ortaya koymaktadır.

Kişi başına düşen GSYH’ya baktığımızda, bu sayının son 10 yılda yüzde 77 oranında azaldığını görmekteyiz. Bir diğer anlatımla, 2014’te 15 bin 900 dolar olan bu parametre şimdilerde 4 bin dolara gerilemiştir. (2023, 2024 ve 2025’te sırasıyla 2.738,  4.019, 4.122 dolar)[3] 

Daha çarpıcısı, petrol denizinde yüzen bu ülkenin, 25 yıl sonra 2000 başlarındaki ülke ve kişi başı GSYH değerlerinin altına düştüğü olgusudur. Ülkenin GSYH ve kişi başı GSYH değerleri birlikte aynı grafikte izlenebilir.

venezuela_gsyh_2013_2025

Kaynak: IMF World Economic Outlook Veritabanı (Nisan 2024), Dünya Bankası World Development Indicators, erişim: Temmuz 2025

  • Enerji Krizi ve Altyapı Sorunları

Bu arada iklim değişikliği ve kuraklık, Venezuela’nın hidroelektrik üretimini olumsuz etkiledi. Guri Barajı’ndaki su seviyelerinin düşmesi, elektrik kesintilerine ve su kıtlığına yol açtı. Hükümet, enerji tasarrufu amacıyla kamu çalışanlarının çalışma haftasını kısaltma gibi önlemler aldı.[4]

Diğer yandan Venezuela, petrol gelirlerini önemli ölçüde azaltan ABD yaptırımları ve altyapının kötü yönetimi nedeniyle yıllardır “enerji tedarikini güvence altına almakta” zorluk çekmektedir.

  • Güncel ülke ekonomisinin durumunun çok kısa özeti

Ülkede yaşanan ve yakın geçmişte hiper kategorisini de gören “direşken enflâsyonun” yol açtığı fiyat artışları, ülkede yaşayanların satın alma gücünü ezerek yaşam maliyetini ciddi şekilde etkilemektedir. Birçok Venezuelalının fiyatlar neredeyse her gün arttığı için, temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çektiği yazılmaktadır.

Bunun yanında, hızla değer kaybeden bolívar, düşen küresel fiyatlar ve yenilenen ABD yaptırımları arasında devlet petrol gelirleri iyice çöktü. Venezuela’nın sıkıntıları, küresel petrol fiyatlarında yaşanan yüzde 20’lik düşüşle daha da kötüleşti. Brent ham petrol varil başına 66 dolara geriledi (son dönemde Ortadoğu’da yaşanan İran-İsrail sıcak savaşı da bu sıkıntıya yeterince çare olmadı). Çünkü fiyatlar Venezuela’nın 69 dolarlık bütçe tahmininin altında kalmaktadır.

Diğer yandan ABD, Başkan Nicolás MADURO’nun önceki siyasi taahhütlerini yerine getirmemesi nedeniyle Venezuela’nın “petrol ihracat lisansını” iptal ettirdi. Sonuç olarak, ülkenin birincil gelir kaynağı olan petrol önemli bir darbe aldı. Bu bağlamda OFAC,[5] Mart 2025’te verdiği Genel Lisans GL‑41’in ‘GL 41B’ süresini uzattıktan sonra, bu lisansı iptal etti. Bir başka anlatımla, OFAC önce bu lisansın süresini uzatmış, yani ilgili şirketlerin (örneğin bazı ABD veya üçüncü ülke firmalarının) Venezuela ile belirli sınırlı işlemler yapmasına geçici olarak izin vermeye devam etmiştir. Ancak daha sonra bu politikayı değiştirmiş ve lisansı tamamen yürürlükten kaldırmıştır. Bu gelişme, yalnızca ABD’li şirketlerin değil, aynı zamanda diğer Batılı petrol firmalarının da Venezuela’dan petrol ihracatı yapmasını yasaklamaktadır.[6]

Diğer yandan Trump yönetimi, Venezuela petrolünü ikinci elden alan alıcılara yüzde 25 oranında “ikincil” bir gümrük vergisi getirmesi de, mevcut yaptırımlara bir yenisini eklemiş oldu.[7]

Çin, hem doğrudan hem de dolaylı olarak günde yaklaşık 500.000 varil ile Venezuela petrolünün açık ara en büyük alıcısı ve son verilere göre toplam ihracatın çoğunluğunu oluşturmaktadır. Keza Hindistan da, İtalya, İspanya ve Küba gibi artan hacimlerde Venezuela ham petrolü ithal etmektedir. Bu durumda bu ülkelerin Venezuela petrolü satın almayı bırakmaları gerekeceği açıktır. Geçtiğimiz yıl ABD yetkililerinden yaptırım uygulanan üreticiden petrol satın alma onayı alan Hintli şirket Reliance Industries (RELI.NS), LSEG verilerine göre her ay ortalama 2 milyon varil Venezuela ham petrolü ithal etmekteydi.[8]

Kısacası Venezuela, ekonomik yönden artık sadece “fakir” değil, “geriye doğru giden” bir ülke konumundadır.

ÜLKENİN SOSYAL DURUMU

Venezuela’nın sosyal durumu, özellikle son 10-15 yılda ekonomik krizle derinden bağlantılı olarak ciddi şekilde bozulmuştur. Aşağıda Venezuela halkının yaşadığı başlıca sosyal sıkıntıları ve sorunları başlıklar halinde toplamaya çalıştık.

  • Sağlık Hizmetlerine Erişim Sorunları[9]

*İlaç ve tıbbi malzeme eksikliği: Devlet hastanelerinde temel ilaçlar ve ameliyat malzemeleri bulunamıyor.

*Doktor göçü: Yetersiz maaş ve kötü çalışma koşulları nedeniyle binlerce doktor ve sağlık çalışanı ülkeyi terk etti.

*Bulaşıcı hastalıklar: Aşı kampanyalarının durmasıyla kızamık, difteri ve sıtma gibi hastalıklar tekrar görülmeye başlandı.

       –      Yoksulluk ve Gıda Güvensizliği[10]

* Nüfusun yüzde 82’si yoksul, yüzde 53’ü aşırı yoksul durumdadır.

*Yetersiz beslenme: UNICEF’e göre çocukların önemli bir kısmı gelişme geriliği deneyimlemektedir.

*Temel gıdalara erişim sorunu: Enflasyon nedeniyle gıda fiyatları astronomik seviyelere çıktı. Devletin dağıttığı sübvansiyonlu gıda paketleri (CLAP) yetersiz ve düzensiz.

*Kronik açlık: Dünya Gıda Programı (WFP) verilerine göre, halkın yaklaşık yüzde 33’ü akut gıda güvensizliği yaşamaktadır.(2023).

      –       Barınma ve Altyapı Sorunları[11]

*Elektrik ve su kesintileri: Özellikle 2019’dan sonra sık sık ve uzun süreli elektrik kesintileri yaşanmakta ve su hizmetleri de düzensiz.

*Konut yetersizliği: Hükümet sosyal konut projeleri başlatsa da talepleri karşılayamıyor;   gecekondu bölgeleri giderek genişlemektedir.

       –       Eğitim Sisteminde Çöküş[12]

*Öğretmen eksikliği: Düşük maaşlar yüzünden öğretmenlerin büyük kısmı başka işlerde çalışmakta veya yurt dışına gitmektedir.

*Okul terkleri: Yoksulluk nedeniyle çocukların önemli bir kısmı okulu bırakmak zorunda kalıyor.

*Donanımsız okullar: Kitap, internet, elektrik ve su gibi temel olanaklardan yoksun okulların yaygınlığı.

       –      Göç Krizi ve Sosyal Dağılma[13]

*Göç: 2015’ten bu yana 7,7 milyon Venezuelalı ülkeyi terk etti (UNHCR, 2024).

*Ailelerin parçalanması: Göç eden bireyler nedeniyle milyonlarca çocuk ebeveynsiz kalmış durumda.

*Göçmenlerin durumu: Komşu ülkelere sığınan Venezuelalılar çoğu zaman dışlanma, yoksulluk ve düzensiz yaşam koşullarıyla karşı karşıya.

      –       Güvenlik ve Suç Oranı

*Yüksek suç oranı: Özellikle Karakcas, dünyadaki en tehlikeli şehirlerden biri olarak gösterilmektedir.

*Uyuşturucu ve çeteler: Organize suç gruplarının kontrolünde olan bölgeler (özellikle yoksul semtlerde) devletin etkisinden uzak.

*Polis şiddeti ve cezasızlık: Güvenlik güçlerinin insan hakları ihlalleri, keyfi tutuklamalar ve işkence iddiaları var.

      –       İfade Özgürlüğü ve Baskılar[14]

*Sansür: Medya üzerinde büyük baskı var; bağımsız gazeteciler tutuklanabiliyor.

*Sivil toplumun zayıflaması: Hükümete muhalif STK’lar ve kişiler hedef alınıyor.

*Protestolar: Temel ihtiyaçlara erişemeyen halk sık sık protestolar düzenliyor ancak bu gösterilere güvenlik güçlerinin sert müdahaleleri olduğu belirtilmektedir.

ÜLKENİN SİYASİ DURUMU

Konunun daha iyi anlaşılabilmesi, ülkede yaşanan popülizm ve otoriterleşme sürecinin net olarak izlenebilmesi için, Venezuela’nın siyasi tarihini 1950’den günümüze kadar hem dönemlere ayırarak “kronolojik olarak” hem de değerlendirme yaparak irdelemeyi önceledik. Bu çerçevede, rejim değişimleri, demokratik dönemler, askeri darbeler, popülizm ve otoriterleşme süreci daha anlamlı şekilde görülebilecektir.

  • 1950–1958: Askeri Rejim ve Marcos Pérez JİMÉNEZ Dönemi

*1948’de askerî darbe ile seçilmiş hükümet devrildi.

*1950’de iktidarı fiilen ele geçiren Marcos Pérez JİMÉNEZ, baskıcı ve otoriter bir rejim kurdu.

*Modernleşme ve altyapı yatırımları yapılsa da özgürlükler bastırıldı.

*1958’de halk ayaklanması ve ordu baskısıyla Jiménez devrildi.

Genel olarak bu dönemi “kalkınmacı” ama “baskıcı bir askerî diktatörlük” süreci olarak değerlendirebiliriz.

Kesin oranlar mevcut değilse de; dönem boyunca yılda ortalama yüzde 6–8 arası “reel GSYH büyümesi” yaşandığı tahmin edilebilir. Bu tahmin, petrol gelirlerindeki hızlı artış ile altyapı yatırımlarının yüksek seviyede olduğu göz önünde bulundurularak yapılmaktadır.

1950–1958 arasında sürekli güçlü büyüme yaşandığı; “1940’lardan 1950’lere kadar ve sonrasında Pérez JİMÉNEZ döneminde ülke, Batı Yarım Kürenin en yüksek büyüme oranlarına ulaştı” denilmektedir.

1952–1957 arasında petrol üretimi yaklaşık yüzde 54 arttı ve böylece Venezuela bu dönemde dünyanın en büyük petrol ihracatçılarından biri oldu. Özellikle ABD’den büyük altyapı ve enerji yatırımları alındı ve bu yolla altyapı yatırımları GSYH’nin yüzde 20’sine ulaştı. Tabii ki bu gelişme ülkenin “satın alma gücü paritesine göre kişi başı GSYH” çok yükseltti. Bu bağlamda söz konusu kişi başı gelir 1950’de yaklaşık 4.800 dolar ilen 1957’de, yüzde 50 artışla 7.200–7.600 dolar aralığına yükseldi. Bu da yıllık yüzde 6-7 oranında bir reel artışı temsil etmekteydi.

1950’ler sonunda Venezuela’nın kişi başına geliri İspanya, İtalya, Yunanistan ve hatta Japonya’nın üzerindeydi.

Bu dönemde, “özel sektöre de alan bırakan devletçi kalkınma modeli” uygulandı. Bu makroekonomik büyümeye karşın “gelir dağılımı” adaletsizdi. Keza sendikalar, muhalefet ve sivil özgürlüklerin bastırıldığı bu dönem 1958’de, kitlesel halk ayaklanmaları ve askerin taraf değiştirmesiyle rejim devrildi.

  • 1958–1998: Demokratik Dönem (Punto Fijo Sistemi)

*1958’de sivil liderler arasında yapılan Punto Fijo Paktı ile istikrarlı “çok partili demokrasi“ başladı.

*1961’de anayasa yürürlüğe girdi.

*İki büyük parti (AD – Demokratik Eylem, COPEI – Hristiyan Demokratlar) dönüşümlü iktidarda kaldı.

*Petrol gelirleri sayesinde eğitim ve sağlıkta ilerlemeler oldu.

*1980’lerde borç krizi, 1989’da Caracazo (halk ayaklanması) rejimi sarstı.

*1992’de Hugo CHÁVEZ’in başarısız darbe girişimi, sistemin zayıfladığını gösterdi.

Genel hatlarıyla bu dönem, görece istikrarlı ama elitçi, yozlaşmış bir temsili demokrasi ve sosyal adaletsizliklerin krize yol açtığı bir süreci işaret etmektedir.

Ekonomik büyümeye baktığımda çok dalgalı ve ortalamasının yüzde 3-4 civarında olduğunu görmekteyiz. Kişi başı dolar bazındaki gelir ise, 1980’de büyüme zirvesi yaparak, dönem başında 955 olan rakamın dönem sonunda 3.922 dolara yükselmiştir.

Dönemin ekonomik analizini aşağıdaki başlıklara toplayabiliriz:

-1970’ler petrol mucizesi: Petrol gelirlerindeki artış kişi başı GSYİH’da büyük sıçramalara neden oldu.

-1980–90 krizleri: Petrol fiyatlarındaki çöküş ve borç sorunları büyümeyi sabitledi, kişi başı gelir düşüş yaşadı.

-1990’lar istikrar çabası: Ekonomik dalgalanma devam etti ama 1995–98 arasında “toparlanma” görüldü.

Kısacası 1958–1998 dönemi, Venezuela’nın tarihindeki demokrasiye geçiş, ardından petrol temelli refahın yükselişi ve çöküşü, siyasi istikrarsızlıklar ve toplumsal eşitsizlikler dönemidir.

Bu dönemde yaşanan siyasi gelişmeleri ve demokrasi olgusunu aşağıdaki başlıklarda toplayabiliriz:

-1958: Askerî diktatör Marcos Pérez JİMÉNEZ devrildi. Venezuela, Latin Amerika’nın en istikrarlı demokrasilerinden biri haline geldi.

-Punto Fijo Paktı (1958): Demokratik Eylem (AD), COPEI ve URD arasında imzalandı; seçim sonuçlarına saygı, sivil hükümetin desteklenmesi ve ekonomik istikrar taahhüt edildi.

1960–1980: Her 5 yılda bir düzenli seçimler yapıldı, iktidar barışçıl yolla el değiştirdi.

-Ancak sistem, iki büyük partinin (AD ve COPEI) kontrolünde giderek oligarşik ve merkezci hale geldi.

-1980’lerde artan yolsuzluk, halkın sisteme olan güvenini sarsmaya başladı.

Kısacası, Latin Amerika’daki çoğu ülkeye göre özgür ve istikrarlı bir demokrasi, fakat giderek elitçi ve halktan uzaklaşan bir siyasi yapı ortaya çıktı.

Aynı dönemdeki refah ve yaşam standartlarına baktığımızda:

1960–1979: Petrol gelirleri sayesinde orta sınıf genişledi, devlet geniş kapsamlı sosyal hizmetler sundu; eğitim, sağlık, barınma ve ulaştırma hizmetlerine devlet yatırımları hızlandı.

-KaraKas, Latin Amerika’nın en gelişmiş şehirlerinden biri haline geldi.

1974–78: Petrol fiyatlarındaki artışla ülkede kişi başına GSYH Avrupa’nın bazı ülkelerini geçti (örneğin İspanya ve Yunanistan).

1980 sonrasında petrol gelirleri düştü, dış borç arttı, yaşam standartları gerilemeye başladı.

-1989’daki Caracazo ayaklanması: Bu hareket halkın aşırı yoksulluk, fiyat artışları ve IMF destekli kemer sıkma önlemlerine karşı tepkisiydi. Yüzlerce (belki binlerce) kişi güvenlik güçlerince öldürüldü.

Okuryazarlık oranı yüzde 68’den 84’e yükseldi; üniversite sayısı çoğaldı, yükseköğretim ulaşılabilir hale geldi. Ancak 1980’lerden sonraki ekonomik krizle birlikte eğitim bütçeleri daraldı.

İnsan hakları ve özgürlükler bağlamında, 1960’larda, özellikle sol hareketlere ve gerilla faaliyetlerine karşı devlet sık sık askeri yöntemler kullandı. 1980’lere kadar görece özgürlükçü bir ortam olsa da, Caracazo (1989) sırasında geniş çaplı insan hakları ihlalleri yaşandı ve 1992’de Hugo CHÁVEZ’in başarısız darbe girişimi oldu.

Toplumsal eşitsizlik ve yoksulluk konusunda,  petrol gelirlerinin büyük bölümünün elit sınıfın elinde toplandığı; 1980’lerde yoksulluk oranı yüzde 30–40 civarındayken, 1990’lara gelindiğinde yüzde 60’ın üzerine çıktığı; gecekondu mahallelerinin çoğaldığı ve 1990 sonrasında suç oranlarının arttığı gözlendi.

  • 1999–2013: Hugo CHÁVEZ Dönemi – Bolivarcı Devrim

*1998’de Chávez, yolsuzluk ve yoksulluğa karşı halk desteğiyle iktidara geldi. 1999’da yeni anayasa yapıldı; ülke adı “Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti” oldu.

*Devletçi ekonomi, sosyal programlar ve “21. yüzyıl sosyalizmi” retoriği öne çıktı.

*Kurumlar (yargı, medya, ordu) üzerinde yürütmenin kontrolü arttı.

*2002’de başarısız bir darbe girişimi yaşandı.

*Petrol fiyatlarının yüksekliği Chávez’e kaynak sağladı. Ve dönem 2013’de Chávez’in ölümü ile sona erdi.

Dönemin genel değerlendirmesini, “halk tabanlı ama otoriterleşen bir popülist rejim; sosyal yardımlar arttı ama kurumsal denetim zayıfladı” şeklinde yapabiliriz.

Bu 14 yılın ekonomik durumuna baktığımızda, ortalama reel GSYH yıllık büyümesinin yaklaşık yüzde 3,5 olduğunu; 2004–2007 arasında büyümenin yüzde 11–12 aralığında çok hızlı bir evre yaşandığını; 2008–2009 küresel krizinde geçici daralma yaşandıktan sonra yeniden toparlandığını görmekteyiz. Keza 1999’da 99 milyar dolar olan GSYH 2012’de 381 milyara yükselmiştir.

Yine bu dönemde kişi başı nominal GSYH’ın 1999 yılında 4 105, 2011’de 10 801 dolar olmuş; 1999 yılında yüzde 23 olan enflâsyonun 2011’e kadar yüzde 26–32 civarında seyretmiştir.[15]

Sosyal politika ve toplumsal değişim tarafına baktığımızda, yoksullukla mücadelenin öncelikli hedeflerden biri olduğunu; petrol gelirleriyle finanse edilen geniş kapsamlı sosyal programlar uygulamaya konulduğunu; 1999’da yüzde 49,4 olan yoksulluk oranının 25,4’e düştüğünü; eğitim, sağlık, barınma ve gıda gibi temel ihtiyaçlara erişimin arttığını; eşitsizlik göstergelerinden olan Gini katsayısında iyileşme olduğunu; kırsal alanlara ve yoksul mahallelere özel destek sağlandığı görülmektedir.[16]

Sosyal yardımlar cephesinde, Devlet eliyle doğrudan halka sunulan paralel hizmet sistemleri kurulduğu; Devlet kurumlarından bağımsız şekilde Küba’dan getirilen doktorlar, eğitmenler ile sosyal hizmet sunuldu ve gıda dağıtımı sübvanse edildi. Öte yandan sosyal programların genellikle partizan kullanıldığı; yönetim destekçilerinin bu programlara daha kolay erişim sağladığı; yardımların çoğu zaman “siyasal sadakat” karşılığında verildiği şeklindeki eleştiriler de yoğunlaştı.

Programlar petrol gelirlerine dayandığı için uzun vadede sürdürülebilir olmadı. Siyasi sistem ve kurumsal değişim konusunda da, yeni anayasa (1999) ile başkanlık sisteminin daha güçlü hale getirildiği; devletin yargı, seçim kurulu, yasama ve yürütme gibi tüm organlarının Chávez’in denetimine geçtiği; sıkça yapılan referandumlar ve seçimler ile Chávez’in halk desteğini test ederek meşruiyetini güçlendirdiği, ancak muhalefet ve uluslararası gözlemcilerin seçimlerin adil olmadığını öne sürdüğü; Ulusal Meclis ve yerel yönetimlerde muhaliflerin zayıflatıldığı ve karar alma süreçlerinin merkezileştiği izlenmiştir.[17]

Anılan dönemle ilgili olarak konuyu Chávez özelinden izlediğimizde, kendisinin klasik popülist lider örneği olduğu; kendini halkın “kurtarıcısı” olarak konumlandırdığı; sık sık halka hitaben doğrudan yayınlar yaptığı; “El pueblo” (halk) söylemiyle elitleri ve muhalefeti “anti-halkçı” ilân ettiği; halkla doğrudan ilişki kurma, kurumların yerini alma eğiliminde olduğu; karizmatik liderlik sayesinde büyük “toplumsal sadakat” sağladığı, ama kurumsal demokrasiyi zayıflattığı belirtilmektedir.[18]

AME1169. CARACAS (VENEZUELA), 26/05/2025.- Fotografía cedida por Prensa del Palacio de Miraflores del presidente de Venezuela, Nicolás Maduro, durante su programa semanal de televisión "Con Maduro +" este lunes, en Caracas (Venezuela). Maduro quien juró para un tercer mandato tras su cuestionada reelección, anunció que el próximo 27 de julio el país celebrará una tercera consulta popular, en la que los jóvenes de 5.338 comunidades registradas escogerán proyectos financiados por el Estado. EFE/ Prensa Palacio de Miraflores/ SOLO USO EDITORIAL/SOLO DISPONIBLE PARA ILUSTRAR LA NOTICIA QUE ACOMPAÑA (CRÉDITO OBLIGATORIO)

AME1169. CARACAS (VENEZUELA), 26/05/2025.- Nicolás Maduro

  • 2013–2025: Nicolás MADURO Dönemi – Kriz ve Otoriter Konsolidasyon

*Chávez’in halefi Nicolás MADURO liderliğinde, uluslararası tanınırlık sorunları yaşayan otoriter bir rejimde,

*2014’ten itibaren petrol fiyatlarının çökmesiyle ağır ekonomik kriz ile yüz yüze gelindi.

*Hiperenflasyon, kıtlıklar, göç dalgası (7 milyona yakın göçmen) yaşandı.

*2018 seçimleri tartışmalıydı; ABD ve birçok ülke bu seçim sonuçlarını tanımadı.

*Ulusal Meclis muhalefetin kontrolündeydi ancak işlevsizleştirildi.

*Alternatif lider Juan GUAİDÓ’nun 2019’da geçici başkan ilân edilmesiyle “çift meşruiyet” krizi yaşandı.

*Rejim uluslararası yaptırımlarla karşı karşıya kaldı, ancak iç güvenlik güçleri sayesinde iktidarını sürdürdü.

Bu dönemin genel değerlendirmesini, tüm yönleriyle başlıklar şeklinde şu şekilde özetleyebiliriz:

Ekonomi: Hiperenflasyon, üretim çöküşü, dolarizasyon

Sosyal Durum: Sağlık, eğitim krizi; büyük göç dalgası

Siyasi Sistem: Tek adam yönetimi, seçim meşruiyeti tartışmaları

Uluslararası İlişkiler: Yaptırımlar, ABD ile gerginlik, Çin-Rusya yakınlaşması

Demokrasi: Otoriter konsolidasyon, muhalefete yasaklar

İnsan Hakları: Baskılar, protestoları engelleme, ICC soruşturması

Sosyal Yardımlar: CLAP sistemi, politikleştirilmiş dağıtım

Eşitsizlik ve Yoksulluk: Derinleşen fakirlik, sınırlı sosyal koruma

12 yıldan oluşan bu dönemin ekonomik durumuna baktığımızda, petrol fiyatlarının 2014 sonrası düşüşün “ekonomik çöküşü” tetiklediğini; ülke ekonomisinin yüzde 75’ten fazla küçüldüğünü (2014–2021 arası); hiperenflâsyon yaşandığı (IMF göre 2018’de yüzde 1 milyonu aştı); 2017–2021 arasında ulusal paranın değeri yok denecek kadar azaldığı; ulusal para bolivarın birkaç kez yeniden adlandırıldığı ve sıfırların silindiği; resmî para hâlâ bolívar olsa da, günlük hayatın çoğu dolarla döndüğü (dolarizasyon); üretimin çöktüğü, tarım, ilâç, sanayi ve gıda üretiminin durma noktasına geldiğini görmekteyiz.

Venezuela ekonomisi 2013’ten sonra üst üste 7 yıl daraldı. 2013–2020 arasında toplam ekonomik küçülme yüzde 75’i aştı. Bunun yanında 2017’da kontrolden çıkan enflâsyon ile birlikte ülke “slamflasyon” sürecine (yüksek enflâsyon ve küçülmenin birlikte yaşanması) girdi.

Keza ülkenin nominal GSYH’sı 2013 yılında 371 milyar dolar iken, her yıl sürekli düşüşün sonunda 2020 yılında 50.3, 2021’de 45.7 milyar dolara düştükten sonra 2024’de 96 milyara düzeltme yaptığı izlenmektedir.

Diğer yandan 2013 yılında 12 bin dolar olan kişi başı GSYH da, sonraki yıllarda sürekli düşerek 2021’de bin 400 dolara kadar küçülmüştür.

Yaşanan bu büyük ekonomik çöküşün nedenlerini de aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz:

Petrol fiyatı şoku: 2014’te brent petrol fiyatı 100’dan 40 dolara düştü. Venezuela’nın ihracat gelirinin yüzde 95’i petrolden geldiği için büyük gelir kaybı yaşandı.

Makroekonomik yönetim sorunları: Sabit kur politikası, fiyat kontrolleri, sübvansiyonlar ekonomiyi bozdu.

Devletçi ekonomi ve kamulaştırmalar:               Chávez döneminde başlayan ve Maduro ile devam eden kamulaştırmalar üretimi baltaladı.

Yolsuzluk ve kötü yönetim: PDVSA (devlet petrol şirketi) yolsuzluklarla çökertildi. Petrol üretimi iç ve dış (yaptırımlar) nedeniyle 3 milyon varilden 700 bin varile kadar düştü.

Yaptırımlar (2017 sonrası): ABD’nin petrol ve finans yaptırımları ekonomiyi daha da daralttı. Ancak kriz zaten 2014’te başlamıştı.

Beyin göçü ve emek kıtlığı: Yetkin iş gücü ülkeyi terk etti. 7 milyondan fazla kişi göçmen olarak ülkeden ayrıldı.

Dönemin sosyal durumuna baktığımızda, gıda ve ilaç kıtlığı yaygın hale geldiği; halkın yüzde 75’inden fazlasının gıda güvensizliği yaşadığı (FAO); sağlık sisteminin çöktüğü, hastanelerde elektrik, su ve temel ilaçlar eksik olduğu; eğitim sisteminin gerilediği, öğretmen göçü olduğun, okulların kapatılmasının yaygınlaştığı; 2015–2024 arasında 7 milyondan fazla Venezuelalının ülkeyi terk ettiği (UNHCR); sosyal yardımların ise çok sınırlı, düşük kaliteli ve düzensiz hâle geldiği izlenmektedir.

Demokrasi, eşitsizlik ve yoksulluk bağlamında ülkedeki gelişmeler ise, Venezuela, Freedom House ve V-Dem gibi demokrasi indekslerinde “otoriter rejim” olarak sınıflandırıldı. Bunun yanında seçim kurumları, yargı ve yasama organları tamamen iktidarın kontrolüne girdiği ve muhalefete yönelik yasaklar, medyaya baskı, protesto yasakları sistematik hâl aldığı yazılmaktadır.

Dönemin siyasi durumuna baktığımızda, 2018 seçimlerinin adil ve özgür olarak kabul edilmediği; muhalefet liderlerinin çoğunun yasaklandığı, sürgüne gönderildiği veya tutuklandığı; 2019’da Juan GUAİDÓ’nun kendini geçici başkan ilân ettiği (Ulusal Meclis desteğiyle); Maduro iktidarının tüm devlet kurumlarını (mahkeme, seçim kurulu, güvenlik örgütü) kontrol altında tuttuğu ve yasama organının işlevsizleştirildiği, paralel “Kurucu Meclis” kurularak muhalefetin etkisinin yok edildiği gözlenmektedir.

Venezuela’da, 28 Temmuz 2024 tarihinde seçim gerçekleştirildi. Venezuela Ulusal Seçim Konseyi (CNE), mevcut Devlet Başkanı Nicolás MADURO’nun oyların %51,2’sini alarak yeniden seçildiğini açıkladı.

Edmundo González

Muhalefet adayı Edmundo González URRUTİA

Ancak, seçim sonuçları hem ülke içinde hem de uluslararası alanda tartışmalara yol açtı. Muhalefet adayı Edmundo González URRUTİA ve destekçileri, seçimde usulsüzlükler yapıldığını öne sürerek, González’in aslında oyların çoğunluğunu kazandığını iddia etti. Bu iddialar, seçim sonrası ülkede ve yurt dışında protestolara neden oldu. Bazı ülkeler ve uluslararası kuruluşlar, seçimlerin adil ve şeffaf olmadığı gerekçesiyle Maduro’nun zaferini tanımadı. Örneğin; ABD, Edmundo GONZÁLEZ’i Venezuela’nın “seçilmiş başkanı” olarak tanıdığını açıkladı. [19]

Tüm bu tartışmalara rağmen, Venezuela Yüksek Adalet Mahkemesi, Maduro’nun seçim zaferini onayladı ve Maduro, 10 Ocak 2025 tarihinde üçüncü dönem için yemin ederek görevine başladı. Kısacası, 2024’te Venezuela’da bir devlet başkanlığı seçimi yapıldı ve resmi sonuçlara göre Nicolás MADURO yeniden seçildi. Ancak, seçim süreci ve sonuçları hem ülke içinde hem de uluslararası alanda ciddi tartışmalara ve siyasi gerilimlere neden oldu.

Bu dönem için sonuç yazarsak, Maduro döneminde Venezuela “modern tarihin en ağır barış zamanı ekonomik krizlerinden” birini yaşamaktadır. Petrol bağımlılığı, kötü yönetim, yolsuzluk ve dış yaptırımlar bir araya gelerek ülkeyi ekonomik çöküşe sürüklemiştir.

  • 2023–2025 ve Sonrası: Geçici Normalleşme Çabaları

2022-2023’te bazı muhaliflerle diyalog süreci başlatıldı. ABD, Maduro’ya karşı yaptırımların bir kısmını gevşetti (özellikle petrol ihracatında). Ancak siyasi reformlar sınırlı kaldı; demokratikleşme yönünde somut adımların çok zayıf olduğu gözlenmektedir.

Ekonomik gelişmelere bakıldığında “kısmi İyileşme” var ama “kırılganlığın” sürdüğü görülmektedir. Bu bağlamda “iyileşme” sinyallerini şöyle sıralayabiliriz:

2021’den itibaren hiperenflâsyon sona erdi; yıllık enflâsyon yüzde 200’lerin altına geriledi. Keza 2022-2024 arasında GSYH’de yeniden büyümeye başladı, EIU ve Ecoanalítica tahminlerine göre 2023’te ekonomi yaklaşık yüzde 5,4 oranında büyüdü ve tarım, ticaret, hizmet sektörü canlanma gösterdi. Keza petrol üretimi 700 bin varilden 850–900 bin varile yükseldi.

Göreceli düzelmenin nedenleri olarak, ABD’nin 2022–2023’te bazı yaptırımları geçici olarak gevşetmesini, Chevron gibi şirketlerin Venezuela’da faaliyet izni almasını, Maduro hükümetinin bazı piyasa reformlarına izin vermesini, özel sektöre daha fazla alan açılmasını, dolarizasyonun fiilen tanınmasını, vergi ve iş ortamı için yapılan bazı düzenlemeleri gösterebiliriz.

Devam eden sorunlar olarak da kamusal yatırımların çok sınırlı, altyapının hâlâ çökmüş durumda, gelir dağılımındaki adaletsizliğin de çok yüksek olması söylenebilir. Yabancı yatırımlar da bu “geçici iyileşmeler” için temkinli davranışlarını sürdürmektedir.

Sosyal gelişmeler ve siyasi durum ile ilgili son duruma baktığımızda, Venezuela dışında yaşayan göçmen sayısı 2025 itibarıyla 7,5 milyonu aştığı, ülkenin nitelikli iş gücü eksikliğinin, sosyal toparlanmayı zorlaştırdığı görülmektedir.

2025 yılında Venezuela’da önemli siyasi gelişmeler yaşandı. Yukarda da belirttiğimiz gibi 28 Temmuz 2024’te yapılan başkanlık seçimlerinde Nicolas MADURO, yüzde 51,2 oy alarak yeniden devlet başkanı seçildi. Ancak muhalefet adayı Edmundo González URRUTİA, seçim sonuçlarını tanımayarak kendi zaferini ilan etti ve seçimlerin meşruiyetini sorguladı. Maduro, 10 Ocak 2025’te üçüncü dönem için yemin ederek görevine başladı.

25 Mayıs 2025’te düzenlenen parlamento ve bölgesel seçimlerde, Maduro liderliğindeki Büyük Vatansever Kutup (GPP) koalisyonu oyların yüzde 82,68’ini alarak Ulusal Meclis’te çoğunluğu sağladı ve 24 eyaletten 23’ünde valiliklerini kazandı. Seçimlere katılım oranı yüzde 42,66 olarak açıklandı. Muhalefetin büyük bir kısmı, seçimlerin adil olmadığını savunarak boykot çağrısı yaptı ve seçim sürecinde en az 70 muhalifin gözaltına alındığı bildirildi.

Ayrıca, 27 Temmuz 2025’te yapılması planlanan belediye seçimlerinde 335 belediye başkanı ve 2.471 belediye meclis üyesi belirlenecek. Ülkenin son siyasi duruma baktığımızda, önde gelen muhalefet liderlerinden María Corina MACHADO’ya adaylık yasağı getirildi. Keza Yüksek Seçim Kurulu (CNE) ve mahkemeler hâlâ rejim kontrolünde. Diğer yandan, 2024 başkanlık seçimleri öncesi çok sayıda muhalefet adayı yasaklandı veya diskalifiye edildi.[20]

ABD’NİN VENEZUELA KRİZİ ve ÇÖKÜŞÜNDEKİ ROLÜ ve ETKİSİ

Chavez, 1998 yılındaki seçimleri kazanıp başkan seçildikten sonra ABD ile Venezuela ilişkileri yavaş yavaş bozulmaya başladı. Bunda Chavez’in özellikle petrol ve diğer alanlarda ülkede faaliyette bulunan yabancı şirketlerin ödediği payları, vergileri artırması ve Küba’ya verdiği destek etkili oldu. Chavez, bu yolla sağladığı ek gelirlerle bir yandan fakirlere yönelik yardım programlarına girişirken bir yandan da sağlık, eğitim alanlarında yatırımlar yaparak halkın sempatisini toplamaya başladı.

11 Nisan 2002’de silahlı kuvvetler komuta kademesi Başkanlık Sarayına gelerek Chavez’in istifasını istediler. İddiaya göre Chavez istifa etmeyi kabul etti ve Orchila Adası’na götürüldü. Pedro CARMONA, başa geçti ve 1999 Anayasası’nı askıya aldığını açıkladı. Carmona’nın kurduğu ‘Demokratik Birlik’ hükümetine, ABD (Bush) yönetimi ve İspanya desteklerini açıkladı. Bu hızlı destek nedeniyle darbeyi ABD yönetiminin planladığı iddiaları ortaya atıldı. ABD yönetimi, darbeyi desteklediğini resmen reddetmekle birlikte darbeden birkaç hafta önce darbe planlayıcılarıyla görüşmelerde bulunduğunu kabul etti. 13 Nisan günü Chavez yanlısı 100 bin kişi Devlet Başkanlığı Konutu’nun önünde toplanıp darbeyi protesto etti ve silahlı kuvvetlerde Chavez yanlısı subaylar da Carmona’nın emirlerini dinlememeye başladı. Sonuçta Carmona başkanlıktan çekilmek zorunda kaldı ve 14 Nisan günü Chavez yeniden başkanlık koltuğuna oturdu.

Bu olaydan sonra Venezuela – ABD ilişkileri bir daha sağlıklı bir zemine oturtulamadı. 2009 yılında Chavez’in Rusya’da bir üniversitede yaptığı konuşmada ABD için kullandığı sözler gerilimi en üst düzeye çıkardı: “Bütün tarih boyunca ABD İmparatorluğundan daha terörist bir devlet görülmemiştir. Yankee İmparatorluğu çökecektir ve bu çöküş bu yüzyıl içinde olacaktır.” 2010 yılında Venezuela ve ABD, büyükelçilerini karşılıklı olarak çektiler ve o tarihten sonra bir daha birbirlerine elçi yollamadılar.

2013 yılında Chavez’in ölümünden sonra yerine geçen Maduro döneminde bu ilişkiler düzelmediği gibi daha da kötüye gitti.

2014 yılında ABD, Venezuela hükümetinin protestoculara karşı şiddet kullandığı gerekçesiyle Venezuela’ya ekonomik ambargo başlattı.  

ABD’nin Venezuela üzerindeki etkisi hem doğrudan hem dolaylı olmuştur. Bunları aşağıdaki başlıklarda toplayabiliriz:

  1. Yaptırımlar

Finansal ve petrol yaptırımları: ABD, 2017’den itibaren Venezuela’nın devlet petrol şirketi PDVSA’ya ve hükümete bağlı kişi ve kurumlara yaptırımlar uyguladı. Bu yaptırımlar Venezuela’nın petrol ihracatını ciddi biçimde sınırlandırdı ve döviz gelirlerini büyük ölçüde azalttı.[21]

Uluslararası finans sistemine erişimi zorlaştırdı; bu da borç çevirmeyi ve ithalatı olanaksız hâle getirdi.

  1. Rejim Değişikliği Politikası

ABD, muhalefet lideri Juan GUAİDÓ’yu “geçici başkan” olarak tanıdı (2019) ve Maduro rejimini gayrimeşru olarak ilân etti. Bu durum Venezuela’nın dış yatırımlar ve yardımlar açısından daha da yalnızlaşmasına neden oldu; iç siyasi kutuplaşmayı ve yönetim krizini derinleştirdi.

  1. Ekonomik Etkilerinin Tartışmalı Yönleri

ABD yaptırımlarının, Maduro rejimi üzerinde baskı kurmayı amaçladığı söylense de, esas olarak sıradan halkın yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiği yönünde birçok uluslararası değerlendirme bulunmaktadır. Bu durum gıda, ilaç ve temel mal ithalatı zorlaşması, sağlık sisteminin çökmesi, hastalıkların artması, göç krizi gibi sonuçlara katkı sağladı.

Yaptırımların doğrudan değil ama dolaylı etkileri yoksulluğu artırdı. (örnek; BM, Human Rights Watch, bazı akademik çalışmalar).

Keza petroldeki üretim düşüşünün tümü yaptırımlardan kaynaklanmasa da, yaptırımların krizi derinleştirdiği genel kabul görmektedir.

SONUÇ ve DEĞERLENDİRME

Bir zamanlar Latin Amerika’nın vitrini olan Venezuela’nın, şimdilerde yoksulluk, suskunluk ve zorunlu sadâkati deneyimleyen bir durumda olması; hâlen çok sınırlı kamusal yatırımlar, çökmüş bir altyapı, yüksek bir gelir dağılımı adaletsizliği; yıllardır süren “direşken” bir enflâsyon, sınırlı siyasi reformlar ve çok zayıf demokratikleşme adımları ile yüz yüze yaşayan halkın önemli bir kısmının ilaç ve gıda yetersizliği, sosyal yardımlarda kalitesizlik ve kayırmacılık içinde hayatlarını idame ettikleri ve göç etmek zorunda kaldıkları gözlenmektedir.

1980 sonrasından başlayarak günümüze kadar gelen her üç yönetim de (Punto Fijo Paktı, Hugo CHÁVEZ, Nicolás MADURO) ekonomi, sosyal hayat, halkın refahı kamu hizmetleri yönünden inişli çıkışlı dönemler yaşatmışlardır. Bu bağlamda hiperenflasyondan kıtlığa, yurt dışına göçten yolsuzluğa, kamu harcamaları yetersizliğinden ulusal gelirde aşırı dalgalanmalara, refah yetersizliğinden kamu hizmetleri niteliksizliğine kadar çeşitli sıkıntılar bu ülkede deneyimlenmiş, şimdi az bir düzelmeye karşın ekonomide ve sosyal sorunlarda “çöküş” beklentisi henüz atlatılamamıştır.

Venezuela’daki çöküşün birincil nedeni, ihracat gelirlerinin yüzde 95’ten fazlasının petrole dayanmasının, ekonomik yapıyı son derece kırılgan hale getirmesi; makroekonomik politikaların başarısızlığıdır (döviz ve fiyat kontrolleri kara borsayı ve mal kıtlıklarını teşvik etti; Merkez Bankası’nın bağımsızlığı kaldırıldı, büyük miktarda para basılarak hiperenflasyon yaratıldı).

2014 sonrası petrol fiyatlarındaki düşüş Venezuela ekonomisini derin bir resesyona sürüklemiştir. Diğer nedenleri de kötü iç yönetim, kurumsal zayıflık ve popülist ekonomik ve sosyal politikalardır. Ancak ABD’nin özellikle 2017 sonrası uyguladığı ağır yaptırımlar, ekonomik krizin derinleşmesine katkıda bulunmuştur.

Venezuela’nın ekonomik durumu, yüksek enflâsyon, düşen petrol gelirleri, enerji krizi ve uluslararası yaptırımlar nedeniyle 2025 yılında daha da kötüleşti. Hükümetin Rusya ve Çin ile yaptığı anlaşmalar kısa vadeli rahatlama sağlayabilir, ancak yapısal reformlar ve siyasi istikrar olmadan uzun vadeli bir iyileşme zor görünmektedir.

Krizin çözümü, hem içerde siyasal reformları yapılmasını hem de dışarıdan yaptırımların kaldırılmasını ve müzakereleri gerektirmektedir. ABD ve AB, siyasi reformlar yapılmazsa, şimdilerde yumuşatılmış olan yaptırımları aynı sertlikte geri getirebilir.

Kalıcı normalleşme sadece, serbest seçimler, yargı bağımsızlığı, medya özgürlüğü ve ekonomik yapısal reformlarla mümkün olabilecektir.

Venezuela örneği hiç şüphesiz, ekonomisi ve sosyal yapısı kırılganlıklar taşıyan, sosyal yapısı iç siyaset uğruna kutuplaştırılan, ekonomi ve sosyal kurumları çöküş yaşayan, yolsuzluğun olağanlaştırıldığı, kaliteli iç gücüne yurt içinde istihdam sağlayamayan, ülke yönetiminde erklerin merkezileştirildiği, yapılan seçimlere halkın güveninin kalmadığı ve dış etkilere karşı zayıf ülkeler için örnek olmalıdır. Bu ülkeler “eski Venezuela iken, yeni Venezuela’ya dönüşmeden, seçim heyecanını yitirmeden (halkın seçimlere olan inancını da sandığın meşruiyetini de çökertmeden) önce uyanmalı!

Ersin Dedekoca                                                                                                                       8 Temmuz 2025 

Kaynakça:                  

[1] “Inflation trends in Venezuela”, Worlddata.info, https://www.worlddata.info/america/venezuela/inflation-rates.php?utm

[2] Sandra Ruth Ferani, “Venezuela’s Economic Crisis Peaks in 2025: Skyrocketing Inflation, Crashing Oil Revenue, and Struggling Citize”, News of Indenosia, 16.04.2025, https://noi.pikiran-rakyat.com/politic/pr-4049245558/venezuelas-economic-crisis-peaks-in-2025-skyrocketing-inflation-crashing-oil-revenue-and-struggling-citize?utm 

[3] IMF tahmini

[4] “Crisis-stricken Venezuela cuts the working week to save energy”, Vagon Today, https://www.vogon.today/economic-scenarios/crisis-stricken-venezuela-cuts-the-working-week-to-save-energy/2025/03/25/?utm; “Venezuela Cuts Government Work Week to Ration Power”, Bloomberg, 24.03.2025, https://www.bloomberg.com/news/articles/2025-03-24/venezuela-cuts-government-work-week-to-ration-power?embedded-checkout=true 

[5] OFAC: ABD Hazine Bakanlığı’na bağlı Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi’dir. Yaptırımları uygular ve lisanslar verir.

[6] ABD Hazine Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Yabancı Varlıkları Kontrol Ofisi (The Office of Foreign Assets Control “OFAC”); diplomatik, ekonomik, ulusal güvenlik, insan haklarının korunması gibi çeşitli sebeplerle ABD’nin ulusal güvenliğini ve ekonomik bütünlüğünü korumak üzere öngörülmüş bir kuruluştur. OFAC bu görevini; bireylere, şirketlere, ülkelere ve kurumlara, bazen de belirli bir sektöre uyguladığı ekonomik ve ticari yaptırımlarla sağlamaktadır.

[7] “Trump Vows 25% ‘Secondary’ Tariff on Buyers of Venezuela Oil”, Bloomberg, 24.03.2025, https://www.bloomberg.com/news/articles/2025-03-24/trump-announces-25-charge-on-nations-buying-venezuelan-oil-gas?embedded-checkout=true

[8] “India’s Reliance to stop buying Venezuelan oil over US tariffs, sources say”, Reuters, 26.03.2025, https://www.reuters.com/business/energy/indias-reliance-stop-buying-venezuelan-oil-over-us-tariffs-sources-say-2025-03-26/?utm 

[9]  Anastasia Moloney, “As Venezuela’s healthcare collapses, pregnant women, girls bear brunt of crisis”, Reuters, 8.07.2019, https://www.reuters.com/article/world/as-venezuelas-healthcare-collapses-pregnant-women-girls-bear-brunt-of-crisis-idUSKCN1U32AR/?utm;  Vivian Sequera and Mircely Guanipa, “Venezuelan nurses trapped between COVID-19 and economic crisis”, Reuters, 9.09.2020

[10] “Venezuela has been in a severe socio-political and economic crisis for several years.”, CDP, 16.04.2024, https://disasterphilanthropy.org/disasters/venezuelan-refugee-crisis/?utm

[11] “Kids and teachers ditch school in crisis‑hit Venezuela”, Reuters, 16.06.2016, https://widerimage.reuters.com/story/kids-and-teachers-ditch-school-in-crisis-hit-venezuela?utm

[12] “Venezuela GR2024 Situation Summary”, UNHCR, https://www.unhcr.org/sites/default/files/2025-06/Venezuela%20GR2024%20Situation%20Summary%20FINAL%20v3.pdf; “Venezuela’s Educational System Heading Towards State of Total Collapse”, IPS, 10.07.2023, https://www.ipsnews.net/2023/07/venezuelas-educational-system-heading-towards-state-total-collapse/?utm  

[13] “Venezuela situation”, UNHCR, Mayıs 2025, https://www.unhcr.org/emergencies/venezuela-situation

[14] “Venezuela cancels passports of dozens of activists and journalists, FT reports”, Reuters, 12.10.2024, https://www.reuters.com/world/americas/venezuela-cancels-passports-dozens-activists-journalists-ft-reports-2024-10-12/?utm

[15] “How did Venezuela change under Hugo Chávez?”, The Guardian Datablog, https://www.theguardian.com/news/datablog/2012/oct/04/venezuela-hugo-chavez-election-data?utm

[16] Venezuela, RB, World Bank Data, https://data.worldbank.org/country/venezuela; 2025 Human Development Report, Human Development Center, https://hdr.undp.org/;  Human Rights Watch, https://www.hrw.org/world-report

[17] https://www.hrw.org/world-report

[18] Bu dönemle ilgili bazı çalışmalar: Manuel Hidalgo, “Hugo Chávez’s ‘Petro-socialism’”, Journal of Democracy, 2.04.2009, https://muse.jhu.edu/article/262752; “ Venezuela’s Chavez Era”, CFR, https://www.cfr.org/timeline/venezuelas-chavez-era ; Wolter Donvey, “Venezuela’s Classic Socialist Path to Poverty and Dictatorship”, The Atlas Society, 3.03.2019,                             https://www.atlassociety.org/post/venezuelas-classic-socialist-path-to-poverty-and-dictatorship?gad_source=1&gad_campaignid=21538511930&gbraid=0AAAAABIt7IAHqb_ULLD2Ww9GQjF9CSaFA&gclid=Cj0KCQjwvajDBhCNARIsAEE29WpX8DYAKKIXmRcUK1pWJ_N6m5L9YKoFuJQ6x6Su9Xv0fI_KfbglzUwaAmtQEALw_wcB

[19] “Venezuela’da Maduro  da Muhalefet de Zafer İlan Etti”, DW, 29.07.2024, www.dw.com/tr/venezuelada-maduro-da-muhalefet-de-zafer-ilan-etti/a-9794199?utm; “US recognizes Edmundo González Urrutia as Venezuelan ‘president-elect’”, The Guardian, 19.11.2024,   https://www.theguardian.com/world/2024/nov/19/venezuelan-president-elect-edmundo-gonzalez-urrutia?utm   

[20] “Venezuela, muhalefetin boykot çağrıları eşliğinde genel ve bölgesel seçimlere gidiyor”, Euronews, 25.05.2025, https://tr.euronews.com/2025/05/25/venezuela-muhalefetin-boykot-cagrilari-esliginde-genel-ve-bolgesel-secimlere-gidiyor?utm

[21] Luis Oliveros, “The Impact of Financial and Oil Sanctions on the Venezuelan Economy”, Ekim 1920, https://www.wola.org/wp-content/uploads/2020/10/Oliveros-report-summary-ENG.pdf ; Diana Roy, “Do U.S. Sanctions on Venezuela Work?”, CFR, 4.11.2022, https://www.cfr.org/in-brief/do-us-sanctions-venezuela-work;

 Mark Weisbrot and Jeffrey Sachs, “Economic Sanctions as Collective Punishment:The Case of Venezuela”, CEPR, Nisan 2019, https://cepr.net/images/stories/reports/venezuela-sanctions-2019-04.pdf