Sözcüğü içimizden söylerken bile ne kadar nahoş bir his yaratıyor değil mi?
"Tiksinmek", "iğrenmek", "iğrenç"
Böyle bir duygunun, dolayısıyla sözcüğün olmadığı bir âlemde yaşamak daha güzel olmaz mıydı? Bu soruya "evet, güzel olurdu" cevabını verenler olabileceğini tahmin ediyorum.
Gerçekten öyle midir?
Britanya Yayın Kuruluşu'nun sitesinde 2014 yılında internet ortamında gerçekleştirilen bir araştırmada katılımcılara bir dizi fotoğraf gösteriliyor, bunları ne derece tiksindirici bulduklarına dair sorular yöneltiliyordu. Gelişigüzel sıralanmış yedi fotoğraf çiftinde görüntüler temelde benzer olmasına karşın bir fotoğraf diğerinden bir hastalık tehdidi çağrıştırmasıyla ayrılmaktaydı. Örneğin iki kâse fotoğrafından birisinde kâsedeki sıvı parlak maviyken diğerinde kırmızı benekli ve yeşilimsiydi. Temiz bir yanık yarasının yanında iltihap kapmış olanı gösterilmişti. Boş bir tren ve trenin insanlarla dolu resmi yan yanaydı. Aynı kişinin sağlıklı görünümüyle ateşli, sivilceli resmi tiksindirici etkileri bakımından kıyaslanmaktaydı.
Yüz altmış beş ülkeden 40 binden fazla katılımcının tamamladığı çalışmanın sonuçları beklendiği gibi dolu trenin boş olana göre, yeşilimsi sıvıyla dolu olan kâsenin mavi sıvıyla dolu olana göre, iltihap kapmış yaranın temiz görünene göre, hasta görünümlü simanın sağlıklı görünene göre daha tiksindirici bulunduğunu ortaya koydu. Yaş ilerledikçe bu tiksindirici etkiye hassasiyet azalırken genellikle kadınlarda bu hassasiyet daha fazlaydı.
Evet, tiksiniriz biz insanlar.
Neden bazı şeyleri iğrenç bulmuş ve bulmakta oluşumuz sorusunun cevabını yalnızca Hipokrat, Pastör, Koch gibi bilimsel gerçekçiliğin köşe taşlarından neyin kirli neyin hijyenik olduğuna dair öğrendiklerimizde bulmamız zordur.
Bir şeylerden tiksinme duygusu bilimin, kültürün hatta insanlık tarihinin de çok öncesinde bir yerlerden bugünümüze şuursuzca akıp gelmektedir.
Uzun bir evrimin öyküsüdür bu; hayvan türlerinde bu hissi geliştirebilmiş, dolayısıyla hastalık kapma riskini azaltabilmiş olanlar yaşama uyum sağlama avantajına sahip olabilmişlerdir. Milyonlarca yıl önce var olmuş birkaç yüz nöronlu kurtçukların bulundukları ortamdaki onları hasta edebilecek basilleri tanıdıkları ve uzak tuttukları biliniyor. Hasta edebilecek mantarları ve kendi içlerindeki ölü, hastalıklı türdeşlerini ortamdan ustalıkla uzaklaştıran karıncaların davranışı hijyeniktir. Arılar hasta ve ölü yavruları uzaklaştırır, yuvalarından uzak yere dışkılarını bırakır ve yuvaları parazitlerden korumak amacıyla antibakteriyel bileşikler salgılarlar.
Hijyenik davranışlara kurbağalarda, yarasalarda, balıklarda, kuşlarda, koyunlarda, tüm omurgalılarda rastlamak, örnekler vermek mümkündür.
Erkek şempanzelerin çiftleşme sonrasında cinsel organlarını temizledikleri, anne şempanzelerin yavrularının arkalarını dışkılamaları sonrasında sildikleri gözlemlenmiştir. Dışkıya, vücut sıvılarına, çürümüş gıdaya baktığımızda hissettiğimiz tiksinme duygusu bilinçli bir tepki değil, hijyene dönük bir otomatik reaksiyondur.
Hayvanlarda, biz insanlarda özünde tiksinme duygusunun yattığı koruyucu davranışları yerleştirmiş olan öğretmen evrimin ta kendisidir.
Tiksinebilen bir türün mensuplarıyız ve bu duygu tüm kültürlerde ortaktır. Tiksinme duygusu bize bu gezegende varoluş serüvenimiz boyunca bizi hasta edebilecek maddelerden ve olaylardan kendimizi uzak tutma dürtüsünü sağlamıştır. Başka bir deyişle bizleri hijyene gösterdiğimiz özene teşvik eden duygunun adıdır tiksinme.
Evrimin öğrencilerinin yalnızca insanlar, hayvanlar, bakteriler olduğunu düşünürsek yanılgıya düşeriz. İnsanların kalabalıklar halinde bir araya geldikleri topluluklar, toplumlar, halklar arasında da istikrar gösterip ayakta kalabilenler olduğu gibi, bugün isimlerinin bile hatırlanmadığı ölçüde uzun süre önce tarihe karışmış olanlar yok mudur?
İnsan toplulukları arasında da bünyelerini hasta ederek yitip gitmelerine neden olabilecek kirlilikleri kendilerinden uzak tutabilme yeteneklerini geliştirebilenler ve geliştiremeyenler aynı ölçüde talihli olabilmişler midir?
KAYNAKLAR
• Curtis VA: Dirt, disgust and disease: a natural history of hygiene. J Epidemiol Community Health 2007;61: 6604
• http://www.bbc.co.uk/science/humanbody/mind/surveys/disgust/
- YANLIŞ BEYAZI MI SUÇLUYORUZ? - 18 Aralık 2017
- AKTİF YAŞLANMAK - 1 Kasım 2017
- HASTAMIZ UÇAĞA BİNEBİLİR Mİ? - 12 Ekim 2017
- TİKSİNİYOR MUSUNUZ? - 15 Eylül 2017
- BİR VİTAMİN, BİR HORMON - 31 Ağustos 2017
- TANRILARIN GIDASI - 27 Ağustos 2017
- ÖLÜME DİRENME SERÜVENİNDEN NOTLAR… - 21 Ağustos 2017
- EGZERSİZ YAPIN TEYZELERİM, İNADINA!.. - 9 Ağustos 2017
- SABREDİN ÇOCUKLAR, BİRLİKTE YİYELİM - 22 Temmuz 2017
- UYUMADIKÇA ŞİŞMANLIYOR MUYUZ? - 17 Temmuz 2017