Kritik anlaşma: Rusya, Suriye’de ABD ve koalisyon güçlerinin bulunduğu yerleri vurmayacak!
Daha önce yazdığımız yazılarda ABD ile Rusya’nın IŞİD’le mücadele kapsamında Irak ve Surye’nin geleceği üzerinde genel bir mutabakata vardığını yazmıştık. Bu genel mutabakatın her konuda anlaşma anlamına gelmediğini, yerel ve münferit bazı konularda ise her iki ülkenin gizli bir mücadeleyi sürdürdüğünü ifade etmiştik. Ancak bu genel mutabakat kapsamda Irak’ın ABD, Suriye’nin ise Rusya etki alanına bırakıldığını görüyoruz. Yazılarımızda da bu süreci 1916 Sykes-Picot dengesinden 2016 Lavrov-Kerry dengesine geçiş olarak tanımlamıştık.
IŞİD’in Irak ve Suriye’deki işgalleriyle Irak-Suriye’nin aslında tek bir harekat alanına dönüştüğünü tespitini bir kez belirtmekte fayda var. Ancak Suriye harekat alanı, Türk kamuoyunun gündeminde ilk sırada. Bunun esas nedenleri olarak da Kürt koridoru, Suriye’ye askeri müdahale, PYD’nin terör örgütü olup olmadığı tartışmaları öne çıkmaktadır.
Yine uzunca bir süredir Rusya’nın PKK terör örgütünün Suriye uzantısı PYD/YPG’yi askeri olarak desteklediğini yazmış, özellikle Rus uçağının düşürülmesinden sonra Rusya’nın Türkiye’yi cezalandırma kapsamında Fırat’ın batısında Afrin bölgesinde PYD/YPG’nin askeri olarak desteklenerek Afrin’den doğuya doğru ilerlemesinin önünü açıp Türkiye’nin kırmızı çizgisini (PYD’nin Fırat’ın batısına geçmemesi) ortadan kaldıracağını yazılarımızda ve katıldığımız televizyon programlarında haftalar önce defalarca ortaya koymuştuk.
PYD’nin Suriye’de siyasi çözüm arayan Cenevre-III görüşmelerinin en azından ilk bölümüne Türkiye’nin itirazlarıyla katılamayacağının ortaya çıktığı günlerde (30-31 Ocak 2016) Obama’nın özel temsilcisi McGurk’ün Ayn el Arab (Kobani) ziyaretiyle ABD’nin PYD yönetimini resmen tanıdığını, Suriye kuzeyindeki PYD yönetiminin Irak kuzeyindeki Barzani yönetiminden farksız olduğu mesajının verildiğini, bugüne kadar Türkiye ile ABD arkasındamış gözüken PYD sorununun ABD’nin ustaca manevrasıyla Türk-Rus sorununa dönüştürüldüğünü, artık ABD’nin siyaseten PYD’yi sürükleyeceğini sahada ise Rusya’nın askeri olarak PYD’YPG’nin arkasında olacağını, Cerablus-Azez hattının kontrolünün de bu destekle birlikte PYD’nin eline geçeceğini defalarca belirtmiştik.
Türkiye’nin karar alıcıları ise bu gelişmeleri öngörememiş olacak ki çok çok geç kalmış ve sonuç alınamayacağı belli olan bir girişimle önce PYD’nin terör örgütü olduğunu kabul ettirmeye ve sonra da PYD/YPG’nin Azez bölgesindeki çatışmalarla Afrin’den doğuya ilerleyişini top atışlarıyla engellemeye çalıştı. Bu durum Türkiye’yi hem sahada hem de uluslararası arenada çok haklı olduğu bir konuda çok zor bir pozisyona ve açmaza getirdi.
Rusya ABD’nin teklifinden “onur duydu” ve kabul etti!
Bugün hem Türkiye’nin açmazdaki durumu hem de arazide gelinen durum öngörülerimizin gerçekleştiğini gösteriyor. Tabi bu öngörülerimizin temelinde ise sahadaki yeni dengelerin oluşumunda ABD-Rusya arasındaki mutabakatın izlerini ve sahadaki gerçekleri çok önceden görebilmek yatıyordu. Bunun ilk göstergesi de Rusya’nın 30 Eylül 2015’te Suriye’de başlattığı askeri operasyonlarla birlikte ABD ile Rusya arasında varılan çatışmanın önlenmesine (havada operasyon yapan uçakların çarpışmasının ve görev yapmalarının önlenmesi) yönelik mutabakat muhtırası oldu. Hatırlanacak olursa, Türkiye 24 Kasım’da Rus savaş uçağını düşürdüğünde Rusya’dan gelen başlıca tepki “bizim ABD ile bu tür olayları önlemek için bir mutabakatımız var, neden buna uymuyorsunuz” çıkışı olmuştu.
Geçtiğimiz hafta Perşembe günü Pentagon sözcüsünün bir açıklaması Suriye’deki duruma ilişkin olarak ABD ile Rusya arasındaki anlaşmanın yukarıda bahsedilen mutabakat muhtırasının da ötesine geçtiğini ve anlaşmanın derinleştiğini gösteriyor. Buna göre ABD, Rusya’dan Amerikan askerlerinin ve koalisyon güçlerinin bulunduğu yerlere ve çevresine askeri operasyon yapılmamasını istedi. Rusya da ABD’nin bu teklifinden “onur duyduğunu” belirterek kabul etti.
Konuyla ilgili konuşan Pentagon sözcüsü Suriye’deki Amerikan askerlerinin (özel kuvvetler) tam mevkilerinin değil daha geniş bir alanı kapsayan genel bölgelerin Ruslara bildirildiğini söyledi. Sözcü Amerikan askerlerinin güvenliğinin sağlanması için böyle bir girişimde bulunduklarını söyledi. Anlaşmanın ne zamandır uygulamada olduğu ise açıklanmadı.
Aynı konuda açıklama yapan ABD Merkezi Kuvvetlerinin Hava Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Charles Brown da “Ruslara bildirdiğimiz yerler koalisyon güçlerinin bulunduğu yerler. Rusların buraları vurmasını istemiyoruz. Çünkü böyle bir durum gerçekleştiğinde durum gerginleşecek ve herşey kötüleşecek. Ruslar da bu kötüleşmeyi istemez” şeklinde konuştu. Korg. Brown ayrıca Rusların da ABD’den “Suriye’de belirlenen bazı hava üslerine yakın uçmamaları” konusunda talepte bulunduğunu, ABD’nin de bunu kabul ettiğini, söz konusu askeri üslerin zaten Amerikan uçaklarının uçuş güzergahlarından uzak olduğunu açıkladı.
Sonuç olarak;
Türkiye Suriye’deki pozisyonunu Azez bölgesine sıkıştırıp ılımlı muhalif olarak kabul ettiği grupları destekleyerek PYD/YPG’nin ilerleyişini durdurma seçeneğini hayata geçirmeye çalışırken ABD ve Rusya’nın çok derin ve geniş bir yelpazede anlaştıklarını görüyoruz.
Yukarıda bahsedilen ABD-Rusya anlaşmasından çıkan sonuç şudur: Rusya, Amerikan özel kuvvetlerinin ve sahadaki koalisyon güçlerinin bulunduğu yerlere ve çevresine askeri operasyon yapmayacaktır. Rus uçağının düşürülmesi krizi nedeniyle bu anlaşmanın Türkiye koalisyon ülkesi olmasına rağmen Suriye’ye karadan ve havadan girecek TSK unsurlarını kapsamadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bu Rus-Amerikan anlaşması PYD bölgesinin (özellikle Fırat’ın doğusunun) Rus askeri operasyonlarına kapatılması, yani YPG güçlerinin de güvenliğinin sağlanması demektir. Bu aynı zamanda ABD onayıyla Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap güçlerinin koalisyon gücü olarak IŞİD’in başkenti Rakka’ya yapılacak kara harekatına da Rusya’nın askeri bir müdahalede bulunmayacağı anlamına gelir. Mevcut durumda Amerikan özel kuvvet personeli ABD’nin koalisyon kuvveti olarak kabul ettiği PYD güçlerinin içinde operasyonlara katıldığı gibi Arap güçlerinin muhtemel Rakka’ya yönelik kara harekatında da bu gücün içinde yer alacaktır. Dolayısıyla Rusya, Amerikan askerlerinin içinde bulunduğu bu güçleri vurmayacaktır.
ABD ile Rusya arasındaki bu anlaşma Suriye kuzeyindeki Kürt koridorunun (gerçekte ABD-İsrail koridorudur) gerçekleşmesi üzerinde de anlaşıldığını, Türkiye’nin Azez bölgesindeki top atışlarının sonuçsuz kalacağını göstermektedir. PKK’nın Suriye kuzeyindeki bu gelişmeyi PKK’nın başarı hikayesi olarak Türkiye’nin güneydoğusuna taşımak istediği bilindiğine göre, bu durum Türk karar alıcıları Türkiye’nin bekasıyla ilgili bu konuda yeni karar noktasına getirmiştir. O da dolaylı ve doğrudan PYD/YPG’nin desteklenmesine yol açan İncirlik ve diğer askeri üslerin ABD liderliğindeki koalisyona kapatılması ve PKK-PYD ayrımı yapmadan kapsamlı bir terörle mücadele stratejisini derhal hayata geçirmek olmalıdır.