Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

KOD ADI:  BOZKURT VE MİLLÎ KIBRIS DAVAMIZ


a

   Kenan Çoygun

‘’Sanılır ki, Cumhuriyet dönemi ile birlikte kahramanlık devri kapanmıştır.’’  diye başlıyor kitabın önsözü.[1] Oysa öyle olmadığını kitabı okuyup bitirince anlıyorsunuz.

‘’Kod Adı: Bozkurt’’ isimli kitaptan bahsediyorum. Yazarı Cüneyt Öztürk

Yazar, Kıbrıs Türklerinin 1962-1967 yılları arasındaki tarihinin gizli kalmış yanlarını aydınlatıyor. Bozkurt amblemli TMT (Türk Mukavemet Teşkilatı)’nın kuruluşunu, ilk yıllarını, anılan yıllarda Kıbrıs Türk’ünün verdiği şerefli mücadeleyi, haklı kavgasını, kavgacılarını  sürükleyici, sürükleyici olduğu kadar da duygulandırıcı bir biçimde ve biyografik roman niteliğinde anlatıyor.

Kitapta, adı-sanı pek duyulmamış, ancak Kıbrıs’ta çok önemli işler başarmış ve yakın tarihimizin gizli kalmış kahramanlarından birinden bahsediliyor.

Adı Kenan Çoygun.

Özet biyografisi şöyle:

Kenan Çoygun, 1924 yılında Bursa’da doğdu. 1942 yılında Kara Harp Okulu’nu bitirerek Türk Silahlı Kuvvetleri’ne katıldı. Kıbrıs’ta EOKA saldırılarının artması üzerine, 1962 yılında, TMT Komutanlığı yapmak üzere TSK tarafından Kıbrıs’a gönderildi. 1967 yılında Kıbrıs’tan ayrıldı. 1973 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri’nden Tuğgeneral rütbesiyle emekli oldu. 13 Ekim 2005 tarihinde Ankara’da vefat etti.

Kenan Çoygun 1962 yılında yarbay rütbesiyle Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği’nde, -Kemal Coşkun takma adıyla-  İdari Ataşe olarak görevlendirilmiştir.  Fakat asıl görevi TMT’yi yeniden teşkilâtlandırmak, canlandırmak, Rum çetelerinin tecavüz ve katliamlarına karşı direnişi örgütlemektir. Kıbrıs’taki unvanı Bayraktar,  kod adı Bozkurttur.[2]  1962-1967 yılları arasında  Kıbrıs Türklerini o idare etmiştir. Ada’da ki her türlü faaliyetin, plânlamanın ve icraatın  içinde ve arkasında  o vardır. Karşı tarafın içine nüfuz ederek, Rumların dengesini bozmuş ve adeta şaşkına çevirmiştir. Çatışmaların en yoğun olarak yaşandığı 1964-1967 yıllarında savaşı bizzat o yönetmiştir. Türklerin moral, motivasyon, savaşma azim ve iradesini daima üst seviyede tutarak, millî  konularda inatçı bir kararlılıkla sonuna kadar savaşan örnek bir özel harp subayıdır. Kıbrıs Türk’leri, uzun yıllar boyunca her şeyi plânlayan ve düzenleyen Bayraktar’ın aslında kim olduğunu bilmemişlerdir. Deşifre olduktan sonra da Kıbrıs Türkünün kahramanı olmuştur.

Kenan Çoygun’u anlatmak için önce Kıbrıs’in yakın tarihine kısaca gözatmak gerek. Kıbrıs’ta 1 Nisan 1955’te kurulan Rumların ‘‘EOKA’’ adlı tedhiş örgütü, Türk köylerini yakıp yıkmaya, Türklere saldırmaya başladı. Bu örgüte karşı Türk halkının savunmasını yapacak bir örgütlenme ihtiyacını duyan Kıbrıs Türkleri, önceleri çeşitli mukavemet grupları oluşturdu. Bunlar arasında en etkili olanı Volkandı. Ancak, dağınık, küçük ve eğitimsiz olan bu mukavemet gruplarının askeri bir yapıya sahip EOKA’ya karşı koyması mümkün olmadı. Bu eksikliği gidermek amacıyla, Burhan Nalbantoğlu, Rauf Denktaş ve Kemal Tanrısevdi tarafından 27 Temmuz 1957’de, Lefkoşa’da kurulan TMT, dağınık olarak faaliyet gösteren küçük mukavemet gruplarını birleştirerek, tüm adaya yaygın, her Türk köyünde varlık gösteren güçlü bir mukavemet örgütü oldu.[3]  Söz konusu örgüt, Kıbrıs Türk’ünün şanlı direnişinin sembolü olarak tarih sayfalarına geçti. Kıbrıs’ın kahraman evlatları bu örgüt sayesinde Rum çetelerinin kendilerini yok etme plânlarına karşı sağlam ve kararlı bir duruş sergilemiş ve kendilerini korumayı başarmışlardır. Bu durum aynı zamanda, 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtının zeminini hazırlamıştır.

Kıbrıs davasının efsane ismi Rauf Denktaş, Kenan Çoygun hakkında şunları söyler:  ‘’Dinamik, vatan millet için canını ortaya koymuş, anında karar veren ve o kararın arkasında duran, kahraman bir Türk askeriydi. Millî direnişin yıkılmaz direği oldu. Eğer Kenan Çoygun olmasaydı, o direniş, o güç, o otorite olmasaydı bizim içimizde bile; canım artık bu iş bitmiştir Türkiye gelmiyor, teslim olalım gidelim diyen insanlar çoktu.”[4]

Denktaş 14 Ekim 2005  tarihinde katıldığı, Ankara’da yapılan Kenan Çoygun’un cenaze töreninde ise gazetecilere: ‘’O direnişin yıkılmaz direği ve efsane sembolüydü’’ der ve devam eder, ‘’Büyük bir insan, büyük bir komutan, büyük bir taktisyen. En kötü anlarda halkın maneviyatını yüksekte tutan, hakikaten büyük bir insan. Büyük bir kayıp.’’[5]

Yukarda bahsi geçen kitap bir bakıma bize unuttuklarımızı, Kıbrıs Türkünün neler çektiğini, ne badireler atlattığını ve acılar içinde nasıl kahramanlar çıkardığını hatırlatıyor. Bir nebze olsun Kıbrıs’ın acı, gözyaşı ve kanlı geçmişinden hangi hâl ve şartlarda bugünlere nasıl gelindiğinin muhasebe ve muhakemesini yapıyor.

Dönelim bugüne, özellikle de Kıbrıs davasının efsane kahramanı ve lideri merhum Denktaş’ın vefatından sonra, Ada’da verilen onurlu mücadele ne yazık ki unutulmaya yüz tuttu, millî  Kıbrıs davamız sekteye ve akamete uğramaya başladı. Orada yaşanan acıların ve verilen onurlu mücadelenin izlerini yok etmeye matuf politikalar izlenmeye başladı.

Bugün gelinen aşamada Kıbrıs Türk Halkı, ada da hür ve bağımsız yaşamanın mücadelesini vermeye devam ediyor. Ne var ki, bu kez iki cephede savaşmak mecburiyetinde kalarak hem Rumlara, hem de Rumlarla işbirliği içinde olan kendi içindeki ihanet çetelerine karşı

Daha önce 26 Nisan 2020’de yapılması plânlanan Cumhurbaşkanlığı seçimleri, tüm dünyayı tehdit eden ve etkileyen Koronavirüs salgını nedeniyle 11 Ekim  2020 tarihine ertelendi. Ne var ki, bir önceki seçimlerde Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Akıncı’nın görev süresi dolmasına rağmen, yasalara aykırı şekilde halen görevine etmekte olduğu müşahede ediliyor.

KKTC Meclisi, Anayasa’da Cumhurbaşkanı’nın görev süresi ile ilgili madde 99(1) ‘Cumhurbaşkanı beş yıllık bir süre için seçilirhükmünü dışladı, yok saydı. Cumhurbaşkanlığı makamına yapılacak yeni seçime kadar Meclis Başkanının  vekâlet etmesi gerekirken, Mustafa Akıncı’nın görev süresini 11 Ekim’e kadar uzattı. Meclis’in anayasayı delerek Akıncı’nın görev süresini uzatması, ada da siyasi gerginliğin artmasına sebep oldu. Zira Anayasada hiçbir değişiklik yapılmadan mevcut yasalara aykırı olarak  görev süresi uzatılmış olmasının gayrımeşruluğu ada da büyük tartışmalara yol açtı.[6]

Mustafa Akıncı,  26 Nisan’da yapılacak seçimlerden önce,  ada da ne yazık ki Kıbrıs  millî davasının özüne, ruhuna ve karakterine aykırı tavır, hareket, duygu ve düşünceler sergiledi, vatana ihanet derecesine varan eylem ve söylemlerde bulundu. Sözde federasyon tezi ile ortaya çıkarak Rumlarla aynı çatı altında yaşamak isteyenlerle aynı safta yer aldı.

Rumlarla bir arada yaşamanın verdiği sıkıntıları, maruz kaldıkları insanlık dışı muameleleri ve katliamları unutanlar, bugün Kıbrıs’ta söz sahibi olmaya kalktı. Buna mukabil, omurgası sağlam temellere dayanan Kıbrıs Türkü buna direnerek ve karşı cephe alarak  kendi davasına sahip çıkmak için adeta seferber oldu, olmaya da devam ediyor.

Kıbrıs Türk Halkı’nın özgürlük temelinde egemen eşitliğini gözetecek, ada da hür ve  bağımsız olarak yaşatacak en iyi seçenek, iki devletli çözümdür.

Kıbrıs Türkleri anavatanı Türkiye’ye gönülden bağlıdır, devleti KKTC’yi sonsuza dek yaşatmaya kararlıdır. Bunu gerçekleştirmek ve ada da tekrar söz sahibi olabilmek için diğer tüm siyasi partiler, Cumhurbaşkanlığına tekrar adaylığını koyan  Mustafa Akıncı’ya karşı birleşerek, tek bir adayla 11 Ekim’de yapılacak 5’inci Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmalıdır.

Kıbrıs davasının millîliği bilinir ve idrak edilirse ancak o zaman kavranır ve taraftarı olur, kabul görür ve mücadelesi verilir. Aksine, bu davanın özü, esası ve karakteri ve ruhu bilinmez ve bugün olduğu gibi unutturulmaya çalışılırsa, o zaman neyin, nasıl mücadelesini vereceksiniz? Kıbrıs davası bilindiği, kavrandığı ve hafızalarda yer ettiği ölçüde değer kazanır.

Vatan topraklarında bugün dahi yaşadığımız ihanetler geçici, kahramanlıklar kalıcıdır. Kıbrıs Türk Halkı, başta 1’inci Cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş ve Kıbrıs Türklerinin Denktaş’tan önceki önderi merhum Dr.Fazıl Küçük olmak üzere, gizli kalmış tüm kahramanlarının karakter, ahlâk, cesaret, şecaat  ve yaptıklarından haberdar olmalı ve yaşatmalıdır.

KAYNAKÇA :

[1] Kod Adı:Bozkurt, Cüneyt Özdemir, -İlgi Kültür  Sanat Yayıncılık-İstanbul Kasım, 2013

[2] Bayraktarlık, ‘’TMT’nin Başkomutanı’’ anlamına gelir.

[3] http://www.hurriyet.com.tr/tmt-nin-efsanevi-bayraktar

[4]Kod Adı:Bozkurt, a.g.e. S.40

[5]15 Ekim 2005 tarihli Hürriyet Gazetesi

[6]https://www.yenicaggazetesi.com.tr/kktcde-guzel-ve-cirkin-55279yy.htm